Dün kendini ilah sanan Firavun, Nemrut ve benzerleri vardı. Bugün o manyaklardan da daha manyak bir tâife türedi. Onlar, Allahu Teâlâ’nın yarattığı insanları sahipleniyor, “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” diyorlardı. Bu “dijital çağın” para sarhoşu olmuş manyakları ise Allahu Teâlâ’nın “eşref-i mahlukât” olarak yarattığı insanın fıtratını, ruhunu, temel yapısını değiştirmek istiyor.
Peki bu ilahlık dâvâ edenler, manyaklar neler yapıyor? İnsanlara GDO’lu ürünler yediriyor. Bitkilerin genleriyle oynadıkları gibi insanların genleriyle oynamaya çalışıyor. Düşünebiliyor musunuz, ciddi ciddi etlerini yediğimiz hayvanları ortadan kaldırıp insanlara “sun’î et” yedirmek istiyor. Ülkelerin idarelerine müdahale ediyorlar. Kurdukları komiteleri, ellerindeki milyar dolarların bir kısmıyla destekleyerek istedikleri kimselerin başa geçmesini sağlıyorlar. Onlara talimatlar vererek bir yığın düzenlemeler yaptırıyorlar, insanları sevk ü idare etmeye çalışıyorlar.
Bilmem siz hiç ayı oynatıcılarını gördünüz mü? Bizim çocukluğumuzun şamatalı eğlencelerinden biri de “ayıların oynamasını” seyretmekti. O hayvancağızların nasıl ağır işkencelerden sonra bu şekilde “eğitildiklerini” bilmeksizin seyrederdik. Ayı oynatan Çingene’nin elinde bir değnek, bir de tef olurdu. Ayının burnuna halka geçirilmiş, onun ucuna da zincir bağlanmıştı. Zincir de o ayı oynatıcısının elindeydi. Bir yandan zilli defi çalar, öbür yandan komut verirdi. “Oğlum koca karılar hamamda nasıl bayılır?” ayı yere yatıp bayılma taklidi yapardı. Çalınan def eşliğinde iki ayağı üzerine kalkar oynardı.
İşte bu “dijital çağın” ilahlık dâvâ edinen manyakları da öyle yapıyor. Firavun’un sihirbazlarının cıva vasıtasıyla ipi yılan gibi göstermesi gibi, interneti ve sosyal medyayı bir “sihir âletleri” gibi kullanarak insanların beynini, kalbini, aklını ele geçirmeye ve onları yönetmeye çalışıyor. Tıpkı ayı oynatıcıları gibi, insanlara, “koca karılar hamamda nasıl bayılır?” deseler muazzam bir insan kitlesi yatıp bayılma numarası yapacak. O efendiler bir akım başlatıyor. “20’li yaşlarda nasıl görünüyorsunuz?” diye, haydi, herkes 20’lik resmini koymaya başlıyor. Bu bir sosyal algı operasyonu. “İnsanlar kıvama gelmiş mi?” onu deniyorlar. Bakıyorlar neye ilgi duyuyorsa, hemen sosyal medya hesabına onunla ilgili reklamları koyuyorlar.
Cüneyt Zapsu, son Davos toplantısında, içeride “insanları dönüştürmenin” konuşulduğunu söylemiş ve ilave etmişti, “Bu gördüğünüz son normal insan nesli.”
İnsanlara ciddi ciddi çip takmayı düşünüyorlar. Son koronavirüs hâdisesinin bir proje olduğu, aşılara çip konulacağı ciddi ciddi konuşulmuştu. Bill, Musk vs. efendiler hangi safhadalar? Beyler insanları şifreye alıştırdılar. Derken insanların beynine şifre yerleştirmeyi hedeflemekteler. Adam evinin dış kapısını şifre ile açıyor. Şifreyi unutsa kapıda kalacak. Dairesinin kapısını şifre ile açıyor. Evinde kasası varsa şifresi var. Cep telefonunun şifresi var. PİK kodu, PUK kodu var. Bilgisayarı, tableti varsa şifresi var. Banka kartlarının zaten şifresi var. Şifreyi bilmezse para çekemez, cep telefonundan banka ile ilgili işlemler yapamaz. Arabalar bile şifre ile çalışır oldu. Birçok işyerlerinde kapılar şifre ile açılmakta. Şifreyi bilmeyen, kapının öbür tarafına geçemez. Böyle böyle insanları şifreye alıştırdılar.
Bitkilerin genlerini değiştirenler, insanların cinsiyetini değiştirmeye çalışanlar, ülkelerin yönetimlerine müdahale edip yöneticileri değiştirenler, 25. kare ile devamlı mutasyona uğrayan virüslerle dünyayı karman çorman etmeye çalışanlar şımardıkça şımardı, azgınlaştıkça azgınlaştı. En son dünyayı berbat ettikten sonra Ay’a, Mars’a kaçmayı planlıyorlar. Ancak hiçbir yere gidemeyecekler, Mars’a gitseler bile kurtulamayacaklar. Bakınız bu Mülkün Hakiki Sâhibi olan Rabbü’l Âlemîn Kur’an-ı Azimüşşân’da meâlen ne buyuruyor: “Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin çevresinden geçmeye gücünüz yetiyorsa geçin. Ama Allah’ın verdiği bir güç olmadan geçemezsiniz.” (Rahmân Sûresi / 33)
İnsanların fıtratını bozarak kendilerine köle hale getirmeye çalışan zırtapoz ilah taslakları, şımarıklıklarının zirvesinde iken kahr u perişan olacaklar. Hem de komik bir sebeple… Tıpkı Nemrut’un bir sivrisinekle geberip gitmesi gibi…