“Gizli Dünya Devleti”, Millî Gazete’nin yayınladığı bir kitap. Merhum Erbakan Hocamızın bu kitabın hazırlanması üzerinde titizlikle durduğu bilinmekte. Aslında her vatanperverin bu eseri okuması lazım. Niçin? Eserin arka kapak yazısından kısa bir alıntı yapalım. Şöyle deniliyor:
“Çünkü bu eser; korkunç bir kâbus gibi insanlığı kıskıvrak yakalamakta olan büyük bir tehlikeyi haber veriyor.
“Zulüm ve sömürü düzeni ile insanların kanını emen gizli bir teşkilatı gün yüzüne çıkarıyor.
“Gözlerini madde hırsı bürümüş bir avuç insan tarafından kurulan ve ülkeleri tahakküm altına almaya çalışan ‘Gizli Dünya Devletinin’ korkunç planlarını ortaya koyuyor.”
Arka kapak yazısı böyle devam edip gidiyor. Kitapta ise çok dikkat çekici bilgiler var. Bu kitabı mutlaka okumak lazım. Bu kitaptan önce aynı muhtevada Arapça bir kitap okumuştum. Orada bu gizli dünya devleti bir yılan şekilde tasvir edilmişti.
Bu konu dünyada aklı başında insanların önünde duran temel meselelerden biri. Pek çok yönetmen bu konuyu film olarak işlemiş. Hollywood filmlerinde CIA’nın, FBI’nın, devletin diğer birimlerinin içine yuva yapmış bu “paralel devlet yapılanması” işlenmiş. Bunlardan bazılarını seyretmişsinizdir.
Ülkemizde de bu konuyu işleyen filmler, dizi filmler çevrildi. Bunlardan en meşhuru “Kurtlar Vadisi” ile “Kurtlar Vadisi Pusu” idi.
Kurtlar Vadisi’nde, filmin kahramanı Polat Alemdar ve arkadaşları, bu “Gizli Dünya Devleti”nin ülkemizdeki temsilcileri ile mücadele ediyorlardı. Filmde o karanlık yapının ismi “Konsey”di.
Teşkilat dizisinde ise MİT mensuplarının mücadele ettiği o gizli dünya devleti yapılanmasının ismi “Şirket” idi.
Sabık ABD Başkanı Trump’a göre ise o “Gizli Dünya Devleti” yapılanmasının adı “Küreselciler”di. Trump, kaybettiği seçim esnasında şu dikkat çekici açıklamayı yapacaktı. Şöyle diyordu: “Gelecek küreselcilerin değil, vatanperverlerin olacak.”
Peki bu “Gizli Dünya Devleti” kitaplarda yer alan, dizi filmlere ve filmlere konu olan bir “hayal ürünü” müdür? Kesinlikle hayır. Burada 3000 yıllık bir yapılanmadan bahsetmekteyiz.
Karadenizli vatandaşa, “elektrik nedir, târif et!” demişler. “Ne idüğü belürsüz, emme ettüğünden bellidür!” demiş. Bu yapı asırlardan beri çok çok gizli bir şekilde teşkilatlanmakta ve çalışmalarını son derece gizli bir tarzda yürütmekte. Ancak ne kadar gizli çalışsalar da, bu kadar zamandan beri yaptıkları, ettikleri ortada. Aklı başında herkes onların neler yapıp ettiğini biliyor.
Bunlar ne yapıyor? Hülasa olarak şöyle diyebiliriz: İnsanlara zarar verici, sıkıntı verici, insanların canını acıtıcı ne varsa, arkasında bu yapılanmanın eli, kolu, ayağı var. Savaşlarda, darbelerde, salgın hastalıklarda, laboratuvarlarda üretilen mikropların yaygınlaşmasından sonra aşıların üretilmesinde, ekonomik sıkıntılarda…
Aslında bu yapıyı biz Müslümanlara ve bütün insanlığa en net şekilde Kur’an-ı Azimüşşan anlatmakta. Onlar istediği kadar saklansın, gizlensin, şeytanın uşağı olmalarına rağmen şeytana pabucunu ters giydirecek icraatlarda bulunsun; Kur’an-ı Azimüşşan’ın âyet-i kerimeleri tıpkı bir deniz feneri gibi çok güçlü projektörleri bu sinsi yapılanmaya çevirmekte, onların içini, dışını, Cemaziyelevvelini ve âhirini ortaya koymaktadır. Hâkeza Sevgili Peygamberimiz de (asm) pek çok hadis-i şerifi ile bu yapılanmaya dikkat çekmektedir.
Bütün insanlık bu yapının elinden “İllallah” demekte. Sonunda herkes şeytanın sözcülüğünü yapan bu yapıdan kurtuluşun da İslâmiyet’te olduğunu görecek. Günün birinde “gerçek film” çevrilecek. Artistler değil de bu defa mücahitler devreye girecek. Dünyadaki bütün pislikleri temizleyecek ve işte o zaman insanlık, “Oh!” diyecek. “Allah sizden razı olsun” diye o kahraman ve fedakâr insanlara teşekkür edecekler. Bunu da bize Sevgili Peygamberimiz (asm) haber vermekte…