KURTULUŞUN ŞİFRESİ TEVHİD İNANCINDA GİZLİ
Biz kaç yazıdır, bir makale çerçevesinde çok mühim hâdiseleri anlatıyoruz. Konu çok mühim: Bu vatanı elimizden almak istiyorlar. Bunun için yıllar boyu çalışıyorlar, şeytanî planlar hazırlıyorlar. Bu planların bir kısmını anlattık, gerisini okuyucularımızın ferasetine havale ediyoruz.
Peki bu “kurt kapanı”ndan nasıl kurtulacağız? Bu vatanı nasıl elimizde muhafaza edeceğiz? Milletçe nasıl emniyete, huzura ve refaha kavuşacağız? Bütün bu soruların cevabı ve kurtuluşun şifresi Tevhid inancında gizlidir. Şunu unutmayalım; “İman hem nurdur, hem kuvvettir. Hakiki îmanı elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir.”
Sözde bir “müttefikimiz”, sözde bir “dostumuz (!)” var: ABD… Bu ülke dünyanın en güçlü silahlarına sahip olarak biliniyor. Nice devletler ve insanlar ondan çekiniyor, korkuyor. Bu korkudan dolayı, ne derlerse onu yapıyor. Peki gerçek ne? Gerçek şu: Gerçek güç ve kuvvet sadece ve sadece Allahu Azimüşşan’ın elindedir. Allah’ın gücünün dışındakilerdeki güç sûrîdir, imtihan gereği onlara verilmiştir ve Allah’ın gücü yanında bir sinek kanadı kadar hükmü ve değeri yoktur. Onlara verilen güç, bir imtihan gereğidir. Tıpkı şeytanın sahip olduğu melekeler gibi. Allahu Teâlâ, en büyük düşmanı olan şeytanı bir anda küle çevirebilir. Ancak ona kıyamete kadar ömür vermiştir. Sebebi, bir imtihan unsuru olduğu için. Rabbimiz, tıpkı şeytan gibi şeytanın yolundan gidenlere de bir imkân ve fırsat vermektedir. Rabbimiz dilerse, bütün düşmanlarını bir anda hâk ile yeksan edebilir. Tıpkı Hz. Nuh Aleyhisselam’ın kavmine yaptığı gibi, Âd kavmine, Semud kavmine, Hz. Lût Aleyhisselam’ın kavmine, Hz. Şuayb Aleyhisselam’ın kavmine yaptığı gibi.
Allahu Azimüşşan bazen de haddi aşanları bütünüyle yok etmeyip îkaz etmektedir. Firavun kavmine yaptığı gibi. Onların suları kana dönüşmekteydi. Mesela Nil Nehri’nden su alırlarken Kıptîlerin aldıkları su kana dönüşmekte, Ben-i İsrail mensuplarının suyu normal su olmaktaydı. Firavun kavmi, Hz. Musa’ya yalvararak, bu cezanın kaldırılması durumunda iman edeceklerini söylemiş, ancak Hz. Musa’nın (as) dua etmesiyle Cenab-ı Hakk’ın bu cezayı kaldırması üzerine tekrar eski hallerine dönüvermişlerdi. Firavun kavmi tufan ile de cezalandırılmıştır. Siz şu hale bakın ki, aynı mahalledeki Kıptilerin evini çatısına kadar sel kapladığı halde, Beni-İsrail mensuplarının evine su uğramamaktaydı. Kurbağa yağınca, hatta ağızlarının içine kurbağalar girince, çekirge ve bit istilasında da aynı hal olmuştu. Ben-i İsrail isyan edince Cenab-ı Hak, Tur dağını başlarının üzerine kaldırmıştı. Nice milletler yer sarsıntısı, sel baskını, yangınlarla, salgın hastalıklarla îkaz olunmuşlardı.
Güç, kuvvet, kudret Allahu Azimüşşân’ın elindeydi. Allahu Teâlâ’nın dışındakilerin gücünden korkmak son derece yersizdi. Rabbimiz Kur’an-ı Azimüşşan’da meâlen şöyle buyurmaktadır: “İşte o şeytan ancak kendi dostlarını korkutur. Şu halde, eğer îman etmiş kimseler iseniz onlardan korkmayın; Benden korkun.” (Âl-i İmrân Sûresi / 175)
Bu inançta olan bütün peygamberler, bütün Allah’ın düşmanlarına meydan okudu. Mesela Nemrut bütün dünyayı idaresi altına almış biri idi. Hz. İbrahim Aleyhisselam tek başına onun karşısına çıktı. Ateşe atıldı, Allah’ın izniyle ateş kendisini yakmadı. Hz. İbrahim tekrar karşısına dikildi. Cenab-ı Hakk bu cebbar imansızı en küçük memuru ile bir sivrisinekle gebertti. Burnundan içeri giren bu küçücük Memur-u İlâhî o koca kafalı kâfirin beynine yerleşti ve neticede o koca kafasını tahtadan tokmakla dövdüre dövdüre geberip gitti. Kâinatın Efendisi Peygamber Efendimiz (asm), Mekke müşriklerine, Yahudilere, Hıristiyanlara ve dünyanın bütün müşrik idarecilerine meydan okudu. Hepsine diz çöktürdü. Kırk sahabe kırk senede kırk devleti mağlup etti. Osmanlı Devleti 60 devlete diz çöktürdü. Nasıl?.. Yalnızca Allah’tan korkup, Allah’ın düşmanlarından korkmayarak…
Yeryüzü, gökyüzü, bu dünya Allah’ın mülkü. Bu vatanı bize Rabbimiz ihsan etmiş. 1071’den bu yana milyonlarca kahraman İ’la-yı Kelimetullah uğruna hayatını feda etmiş, şehid olmuş, milyonlarcası gâzi rütbesini elde etmiş. Onlar düşmanlardan korkmamışlar, sadece ve sadece Allahu Azimüşşan’dan korkmuşlar.
Kurtuluşun şifresi, Tevhid inancında gizlidir. Rabbimiz’in gücü ve kudreti sonsuzdur. Rabbimiz “Ol” der demez, dilediği anında oluverir. Şeytanın bütün askerleri bir anda hâk ile yeksan oluverir. Yıldızlarda bir karışlık boş yer olmamacasına melekler askerleriyle doludur. Hâkeza yeryüzünün her yanı melek ordularıyla çevrilidir. Amerika’ymış, şuymuş, buymuş, topunun bir sivrisinek kanadı kadar ehemmiyeti yok. Hakiki Tevhid inancı, bize bu dersi vermekte…