Maaş Zammı, Enflasyon Ve Kamu Zamlarına Karşı

    Maaş Zammı, Enflasyon Ve Kamu Zamlarına Karşı

Gün geçmiyor ki yine bir zam haberi uyanmayalım!!!

İnsanların temel ihtiyacı olan gıda sektörü zam haberleri listesinde yerini korumaya devam ediyor. Türkiye'de gıda fiyatları 2020 yılında olduğu gibi 2021'de de gündemde kalacak ve çokça konuşulacak gibi gözüküyor. Çünkü bir tarafta kuraklık başta olmak üzere artan iklim değişikliği riskleri diğer tarafta ise girdi maliyetlerindeki yüksek seyir, tarımsal üretim ve dolayısıyla gıda fiyatları üzerinde baskı yapmaya devam ediyor. Hem mevsim etkisi hem de tarım ve gıdanın çözüm bekleyen kronik sorunları, gıda enflasyonunu da bu dönemde kronik hale getiriyor.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2020 yılı Aralık ayı enflasyon rakamlarını açıkladı. TÜİK’e göre, Aralık ayında tüketici fiyat endeksi bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 14,6 artarken, bir önceki aya göre yüzde 1,25 yükseldi. Gıda ve alkolsüz içecekler tarafındaki artış ise çok daha sert oldu. Gıda enflasyonu aylık bazda yüzde 2,53 artarken, yıllık bazda yüzde 20,61 yükseldi. Yaş meyve ve sebze fiyatları aylık bazda yüzde 4,67 artarken, yıllık bazda yüzde 33,92 yükseldi. Ekmek ve tahıllar grubundaki aylık artış yüzde 1,61 olurken, yıllık yükseliş yüzde 19,31 olarak gerçekleşti.

Peki 2020’de fiyatı en çok artan gıda ürünleri hangileri dersiniz?

ZAM ŞAMPİYONU YUMURTA

Mutfaklarımızın vazgeçilmezi konumundaki temel gıda ürünlerinin fiyatlarındaki artış dikkat çekici. Bu açıdan 2020 yılının zam şampiyonu yumurta dersek yanlış olmaz. Zira yumurtanın fiyatı 2020 yılında yüzde 82 arttı. Ama diğer ürünlerin yumurtadan pek de geri kalır bir tarafı yok gibi... Örneğin, mercimek fiyatı yüzde 60 zamlanırken, diğer bakliyat sınıfında fiyatlar yüzde 38,2 yükseldi. Kuru fasulyenin son 1 yıldaki fiyat artışı yüzde 35,3 oldu.Ayçiçek yağının fiyatı yüzde 51,9 yükselirken, mısırözü yağı yüzde 50,1 zamlandı. Margarin fiyatları da yüzde 50,8 yükseldi.

Son 1 yılda pirinç fiyatı yüzde 32,3 zamlanırken, un fiyatı da yüzde 30,6 yükseldi. Un fiyatındaki artışa paralel olarak ekmeklerin gramajlarında düşüş yaşanırken fiyatları da yüzde 20,8 arttı. Makarna ve şehriye fiyatları da yüzde 23 yükseldi. Zeytinyağı fiyatı yüzde 23,5 arttı. Sakatat fiyatları yüzde 30,7 artarken, tavuk etinin fiyatı yüzde 28,3 yükseldi. Balık fiyatları yüzde 27,3 artarken, kuzu eti fiyatı yüzde 21,3 yükseliş kaydetti.

MEYVE SEBZENİN ZAM ŞAMPİYONLARI

Bu kategorinin zam şampiyonu fiyatı son 1 yılda yüzde 100,9 artan karnabahar. Ispanak fiyatları yüzde 84 oranında artarken, portakal fiyatı yüzde 70,8 zamlandı.

Pırasa fiyatı yüzde 63,5 yükseliş kaydetti. Kıvırcık fiyatı yüzde 60, lahana fiyatı yüzde 57,6 yükselirken, patlıcan fiyatı yüzde 52 zamlandı. Biber fiyatları yüzde 50 oranında artarken, kabak fiyatı yüzde 49,4 zamlandı. Kivi fiyatında yüzde 43,7 artış yaşanırken, domates fiyatları yüzde 42,3 yükseldi. Turp fiyatı yüzde 40, mandalina fiyatı yüzde 38, havuç yüzde 34,5, ayva fiyatı yüzde 33, elma fiyatı yüzde 31 arttı. Nar fiyatı yüzde 26, muz fiyatı yüzde 23 yükseldi.

Aslına bakarsanız gıda tarafındaki fiyat artışları sadece bu ürünlerle sınırlı değil. Daha birçok kalemde önemli bir artışları var. Örneğin son 1 yılda kabak çekirdeği fiyatı yüzde 52,6 arttı. Ayçekirdeği yüzde 23,7 yükselirken, kuru kayısı fiyatı yüzde 26 arttı.

Dediğim gibi, fiyatı artan ürünlerin listesi uzun… Ama biz özellikle mutfaklarımızda sık sık kullandığımız temel gıda ürünlerini ön plana çıkarmaya çalıştım.

TÜİK'İN VE VATANDAŞIN GERÇEKLERİ

Fiyatlardaki söz konusu artış oranlarını okurken, “TÜİK’in bu rakamları gerçekleri tam yansıtmıyor. Çarşı, pazar ve marketlerdeki fiyat artışları bunların çok daha üzerinde. TÜİK bu fiyatları nereden alıyorsa biz de oradan alışveriş yapalım” dediğinizi duyar gibiyim.

Haklısınız…

Vatandaşın hissettiği gıda enflasyonu bunun çok daha üzerinde.

Ama ben sadece eldeki resmi verileri sizlerle paylaşıyorum.

Karşılaştırmak size kalmış…

Özetle, gıda enflasyonu önümüzdeki aylarda da bir süre daha bizimle birlikte olacak gibi gözüküyor.

Yazının başında dediğim meseleler yerli yerinde durduğu sürece ve bunlara plansız üretim, destekleme politikalarının etkisiz ve işlevselsizliğini de eklediğinizde üretime dair öngörülebilirlik azalıyor.

Hele bir de gıda enflasyonunu dizginlemeye yönelik izlenen fiyat baskılama, ithalat odaklı ve ihracat kısıtlamalı korumacı politikalar yaygınlaşırsa üretim tarafında orta ve uzun vadede daha fazla sorunlar yaşanabilir.

            Gıda sektöründeki artışları ve zamları anlattıktan sonra elektrik, doğalgaz ve diğer sair ihtiyaçlar listesini sizinle paylaşmayı düşünmüyorum. Çünkü sadece bir sektörde ki hayat pahalılığı yeterince canınızı sıkmıştır.

            Gelelim diğer meselemize;

            Çalışan bir birey için tüm bu gıda ihtiyaçlarının karşılanması ancak belirli bir ücret karşılığında çalışmakla olacaktır.

            Bunun içinde maaş konusu ve 2021 yılı zamlarını konuşalım.

            Yukarıda saydığım zam oranları çift haneli olmasına rağmen 2021 yılı ilk altı ay için memur maaşlarına tek haneli bir rakam olan 7,36 oranında zam yapıldı. Buna göre en düşük memur maaşı 4.459,73 tl oldu.

            Ülkelerde ekonomi dengesi tabi ki çok önemlidir. Ancak şu da unutulmamalıdır ki insanların refah seviyeleri daha da önemlidir. Bir ülkenin vatandaşı ne kadar refah seviyesi yerinde bir hayat yaşar ise ülke düzene girer, hırsızlık ve gasp olayları son bulur, geçim sıkıntısından dolayı meydana gelen cinnet sonucu cinayetler biter. Gelişmekte olan bir ülke ilk önce vatandaşlarının hayat standartlarını garanti altına almak zorundadır. Güçlü ekonominin temelinde insan gücü yatmaktadır. Ülkemiz son bir yıldan bu yana dolar daki artışı düşürmeye çalışıyordu. Gerek faiz arttırarak gerekse piyasaya krediler sunarak bir takım önlemler alınmaya çalışıldı. Ancak bunun yan etkileri şimdi karşımıza çıkmaya başladı. Dolar biraz düşmeye başladı ise de bu sefer tehlike olarak karşımıza yüksek bir enflasyon ile çıktı. Dolayısıyla yanlış çizilen haritada izlenen yol ülkemizde hayat pahalılığına yol açtı.

            İzlenen yol yanlıştı ama zararın neresinden dönülürse o kadar kardır diyerek hükümet elini taşın altına koymalı ve memur-emekli maaşları düzenlenirken gıda sektörüne uygulanan zamları göz önünde bulundurmalıdır. Hiç değilse memur maaşlarına gıda enflasyonu oranı olan yüzde 20,61 civarında iyileştirme zammı yapılmalı.

            Her zaman söylüyorum yine söyleyeyim.. Türkiye cari açığı çok yüksek olan bir ülke.

            Bu cari açığı ancak ve ancak üretim yaparak kapatabilir. İthal eden bir ülke değil de ihraç eden bir ülke olursak o zaman enflasyon düşer, cari açık kapanır ve insanlar refah içinde bir hayat yaşarlar.



Bu makale için yorum yaz

Not: Telefon ve E-Posta'nız gizlilik şartları gereği tarafımızca gizlenmektedir. "Yorum ve İsminiz" herkese görünür şekilde olacaktır. Hakaret ve buna dayalı tüm sorumluluk size aittir.