Ekonomik Küreselleşme, Siyasi Küreselleşmeyi Geride Bırakmalıdır

    Ekonomik Küreselleşme, Siyasi Küreselleşmeyi Geride Bırakmalıdır

Bir önceki makalemizde pandemi sürecinde ekonomi konusu üzerinde durmaya çalışmıştık. Bu hafta hep beraber pandeminin ekonomimiz üserindeki etkileri hakkında konuşalım.

Covid 19 salgınının öncesine gidelim. Çok değil 1 sene öncesine….

Yıllar öncesinden gelen piyasadaki durgunluk yerini yavaş yavaş hareketliliğe bırakmıştı. Hükümetin küçük esnaflara kamu bankaları ve esnaf kefalet gibi aracı kurumlar ile az da olsa kredi yardımı niteliğinde imkanları oluyordu. Büyük işletme ve şirketlere ise Kredi Garanti Fonu (KGF) aracılığıyla uzun vadeli kredi kullanma imkanları sunuldu. Bu süreçte S-400 ve rahip Bronson olayları gibi faktörler Covid 19 arefesinde piyasayı olumsuz yönde etkiliyordu. Başkan Erdoğan her kesime çağrı yaparak elindeki dolarları satmalarını istemiş, ancak yine de bu çağrı dolardaki yükselişi engelleyememişti.

Geçmişi biraz hatırladıktan sonra gelelim Covid 19 sürecine,

Hastalığın daha ilk günlerinde piyasanın kötüye gideceği belli oluyordu. Çünkü SPK borsa tarafına baktığımızda borsaya kayıtlı işlem gören şirket hisseleri bir bir düşmeye başlamıştı. Bunun iki sebebi bulunuyordu;

1. Borsada hisse sahibi olan Türk yatırımcılar güvenli liman olarak gördükleri altına yöneliyorlardı.

2. Borsada hisse sahibi olan yabancı yatırımcılar kendilerince güvenli buldukları USD ye akın ediyorlardı.

Para piyasasında tüm bunlar olurken Türkiye ve Dünya ülkeleri hastalığı tanımaya çalışıyorlardı. Süreç çok yavaş işliyor ama zaman çok çabuk geçiyordu. Bu duruma bütün ülkeler hazırlıksız yakalanmıştı. Çünkü bir hastalık veya sağlık sorunu gibi anlaşılmamalıydı. Çoğu ülkede ekonomiyi derinden etkileyen bir durumdu. Sağlık sorunu bir tarafa ekonominin düzelmesi için tek şart hastalığın tanınması ve ilacının (aşı) bulunmasıydı. Yoksa aksi takdirde taşımacılık, turizm, otomotiv gibi başlıca önemli sektörler telafisi olmayan büyük bir zararla karşı karşıya geleceklerdi. Zaten bu sektördeki firmaların pandemi sürecindeki bilançolarına bakacak olursak nasıl bir zor durumla karşı karşıya olduklarını kolayca anlayabiliriz.  Ancak bazı sektörler için durum bunun tam tersiydi. BIST100 ve dünya piyasalarında işlem gören BIM marketler zinciri pandemi sürecinde en çok değer kazanan firma olmuştu. Gıda sektörü başta olmak üzere sağlık medikal ürünlerine bağlı sektörler ayrıca internet ve iletişim üzerine faaliyet gösteren teknoloji sektörü de hatırı sayılır bir büyüme kâr oranları açıklıyorlardı. 

Ve aşı bulundu,

Değişik ülkelerden gelen aşı çalışmaları, zaman planlaması ve aşı bulundu haberleri piyasaların biraz da olsa toparlanmasını sağladı. Aylar öncesinde altına yönelen yatırımcı bu gelişmeleri görüp tekrar piyasa sahnesine çıktılar. USD ye yatırım yapan ancak aradığını bulamayan yabancı yatırımcı da tekrar borsada işlem gören şirketlerin hisselerini almaya başladırlar. 

Şunu ayrıca belirtmek isterim ki dünya analistleri, ülkelere kredi notu veren dünya kuruluşlarının göz önünde bulundurduğu en önemli ekonomik faktör o ülkenin serbest piyasasına bakmaktır. Yani borsada işlem gören şirket durumlarıdır. Usd ne kadar artmış, ülkenin altın rezervleri ne kadardır gibi teknik analizler daha sonra gelmektedir. 

Evet konuyu toparlayacak olursak;

Bana göre bir ülkenin başına nasıl bir felaket gelirse gelsin o ülkenin kendini daha hızlı toparlaması için veya felaketten daha az zararla etkilenmesi için tek ihtiyacı olan şey güçlü bir ekonomidir. Bu pandeminin ardından inşa edeceğimiz ekonomik sistem daha öngörülü, dirençli ve ekonomik küreselleşmenin siyasi küreselleşmeyi geride bıraktığının farkında olan bir sistem olmalı. Ancak bu sayede, ülkeler bir yandan küreselleşmenin avantajlarından yararlanırken diğer yandan da kendine yeterli hale geleceklerdir.



Bu makale için yorum yaz

Not: Telefon ve E-Posta'nız gizlilik şartları gereği tarafımızca gizlenmektedir. "Yorum ve İsminiz" herkese görünür şekilde olacaktır. Hakaret ve buna dayalı tüm sorumluluk size aittir.