Ekonomik Büyüme Ve Maliyetlerin Yükselmesi

    Ekonomik Büyüme Ve Maliyetlerin Yükselmesi

Türkiye, coronavirüs salgını sonrası vatandaş ve iş dünyası için bir çok destek paketi açıkladı. Salgın süresince hem sağlık hem de diğer sektörlerde dünya ülkelerinden pozitif ayrışan Türkiye 2020 yılını pozitif büyüme ile kapattı. Türkiye ekonomisi 2020’de yüzde 1,8 geçen yılın son çeyreğinde ise yüzde 5,9 büyüme kaydetti. Türkiye, Çin ile birlikte yılı pozitif büyüme ile kapatan iki ülkeden biri oldu.
Bu haber tabi ki sevindirici…
Ancak bundan sonraki süreç nasıl işleyecek, nasıl devam edecek bu konuya odaklanmak gerekiyor.
Türkiye 2021 yılında eğitimden sağlığa, gıdadan sanayiye her alanda planlı hareket etmeli ve 2020’deki kaybı telafi etmelidir. Tabi bunun yanında enflasyon ile mücadele ve bütçe açığı sorunları da halen engel teşkil etmektedir.
Ülkemiz coğrafi konum açısından bir çok zenginliklere sahiptir. Yeraltı ve yerüstü zengin kaynakları ve büyük bir iş gücüne sahip olmamıza rağmen bu avantajlarımız siyasi kavgalara kurban edilerek dezavantaja dönüştürülmektedir. Türkiye kavgaları bir tarafa bırakarak bu zenginliklerden faydalanma adına yatırımcılara acilen destek vermelidir. Faizler kademe kademe düşürerek iş dünyasının önü açılmalıdır. Bu bağlam da yasama ve uygulama anlamında geniş bir reform çalışması yapılmalı, üretim ve istihdam ciddi bir şekilde desteklenmeli, yatırımın altyapısı güçlendirilmeli ve faizsiz finansa ulaşmak kolaylaştırılmalıdır. Bütün bunlar yapılırsa kilitli kapının anahtarı bulunmuş olacaktır. O kilit ise İHRACAT tır…
Ekonominin üretim, tüketim, yatırım harcamaları kadar ihracat tarafı da büyümeye destek verecektir. Hatta ihracat coronavirüs etkisiyle her ne kadar daralmış olsa bile önümüzdeki dönemler de yeni rekorlar kırarak büyümenin lokomotifi olacaktır. 
Madalyonun diğer tarafına bakacak olursak,
Üretici enflasyonunun uzun bir süreden sonra yüzde 27’yi aşması krizin boyutlarını gözler önüne sermektedir. Maliyetlerin yükselmesi, hayat pahalılığı ve enflasyon artışının yükselmesine sebep olmuştur. Maliyetler ne kadar yüksek olursa yatırım oranı o kadar azalır, istihdam daralır ve toplumun refahı da o kadar sıkıntıya girer..
Bu sebeple maliyetlerin düşürülmesi için acilen tedbir alınmalıdır. Öncelikle üreticilerin rekabet gücü arttırılmalıdır. Buna bağlı olarak istihdam artacak, işsizlik düşecektir. Ayrıca üreticileri destekleme amacıyla girdi maliyetleri azami seviyelere indirilmeli ve üreticilerin vergi yükü azaltılmalıdır. 
Burada küçük bir örnek verecek olursak;
Eskişehir büyükşehir belediyesinin tarıma vermiş olduğu destek takdire şayandır. Eskişehir’ de tarıma elverişli araziler üretim amacıyla kırsal kesimdeki çiftçilerin kullanımına açılmış. Bu örneğin tüm belediyeler tarafından uygulanması ülkeye büyük katkı sağlayacaktır.
Konuyu özetleyecek olursak üretici maliyetlerinin en önemli ayağı faizdir. Hangi ülke olursa olsun yüksek faize dayalı sistemlerde  ekonominin büyümesi gayet doğaldır. Ancak ekonomi ile beraber üretim maliyetlerinin artmasının da bir numaralı sebebi faizdir. Yüksek faizli ülkelerde yatırım düşer, işsizlik artar, devlet üreticisine destek olamaz ve akabinde halk üretmek yerine faizden para kazanmaya çalışır.. 
Hep söylediğim gibi bu da sonun başlangıcıdır…

 



Bu makale için yorum yaz

Not: Telefon ve E-Posta'nız gizlilik şartları gereği tarafımızca gizlenmektedir. "Yorum ve İsminiz" herkese görünür şekilde olacaktır. Hakaret ve buna dayalı tüm sorumluluk size aittir.