Yeni Ekonomi Paketi (Gelir Vergisinin Kaldırılması)

    Yeni Ekonomi Paketi (Gelir Vergisinin Kaldırılması)

Yine bir kaşıkla verip kepçe ile alma durumu ile karşı karşıyayız.

Ak parti hükümeti vergi muafiyetini de kapsayan 55 maddelik bir kanun teklifi hazırladı. Vergi ile alakalı teklif 1 Ekim’de açılacak meclisin ilk gündem maddesi olacak.

Düzenlemeyle berber, kuaför, terzi ve ayakkabı tamircisi gibi 1 milyona yakın küçük esnafın gelir vergisi kaldırılacak. Muafiyetten yıllık cirosu 240 bin liranın altında olanlar yararlanacak.

Gelir vergisi kaldırılmamalıdır!!!

Çünkü;

“Vergide adalet” dendiğinde ilk akla gelen az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınması gelmektedir. Ancak dünyanın en adaletsiz vergi sistemlerinden birine sahip olan Türkiye’de yıllardır bütün vergi yükü ücret geliri ile yaşam mücadelesi veren işçilerin, emekçilerinin omuzlarına yıkılmaktadır.

Devlet vergi gelirlerinin % 68’i dolaylı ve sadece % 2’si dolaysız vergilerle toplanmaktadır. Buna göre, gelir vergisi, dolaysız bir vergi olduğundan adildir. Çünkü az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi almayı hedefler.

Gelir vergisi yaygın olsa, herkes gücüne göre vergi ödemiş olur. Zaten devletin vergi toplamaktan bir amacı da, kapitalist sistemin adil olarak dağıtmadığı milli geliri, sosyal harcamalar ve sosyal transferlerle, ikinci bir dağıtıma tabi tutarak mevcut haksızlığı ortadan kaldırmaktır.

Vergiler, esas olarak üç şeyden; gelirden, servetten ve harcamalardan alınır. Servet yani varlık, en az kullanılan vergi bazıdır. Çünkü kişiler için hayatta biriktirdikleri mal ve mülkler çok önemlidir. Üstelik onlar bu birikimlerini “vergilendirilmiş” gelirlerini harcamayarak sağlamışlardır. Ona dokunulsun istemezler. Varlık vergisi gibi vergilere, ancak tüm  çareler tükendiğinde başvurulur.

Kamu borç stokunun sürdürülemez hale geldiği olağan üstü bir finansal kriz yaşandığında “bir kereye mahsus olmak” şartıyla uygulanabilir. Mesela Yunanistan tam bu noktadadır. Varlık vergisinin lafı dahi servetin ülke dışına kaçırılmasına sebep olur. Sermaye birikimi eksiye düşer.

Geriye iki vergi matrahı kalıyor. Gelir veya harcama. Harcamalar üzerinden alınan KDV, ÖTV veya diğer özel tüketim vergileri, iddia edildiği gibi, varsıl ve yoksuldan aynı oranda alınmaktadır ama aynı miktarda tahsil edilmemektedir. Harcama vergileri “çok harcayan çok, az harcayan az” alınır.  Çok harcayan da çok parası olandır. Lüks araba alan herkes % 130 ÖTV öder. Ama soruyorum. Siz hiç 150 bin Euro’ya Mercedes alan fakir bir adam gördünüz mü? Kaldı ki dolaylı vergi oranlarında da harcamaya göre basamaklandırma vardır.

Dolaylı vergi, dolaysız vergiye göre çok daha kolay ve ucuza toplanır. Dolaylı vergide pratikte “vergi mükellefi” yoktur;  sadece “vergi sorumlusu” vardır.

Her büyük ve örgütlü şirket, dolaylı vergi toplama açısından Maliye’ye bedava hizmet veren birer “Tahsilât Merkezi”dir. Gelir vergisi kaldırılmamalı ancak servet vergisi ve harcama vergisine ağırlık verilmelidir. Böyle olunca bordro üzerinden yapılan gelir vergisi kesintisinin adı “İstihdam Vergisi”, bankaların mevduat geliri üzerinden yaptıkları gelir vergisi kesintisinin adı “Banka Hizmet Vergisi” olarak değiştirilecek ve aynı miktar vergi toplanmaya devam edilecektir.

 Serbest meslek sahiplerinin kestikleri makbuzlarda KDV oranları vergi stopajı kadar arttırılacaktır. Buna mukabil Maliye tüm gücünü satış işlemleri üzerinden alınan “dolaylı vergilerin” eksiksiz toplanması için seferber edecektir. Milli gelir arttıkça, harcamalar artacağı için, vergi matrahı her sene kendiliğinden büyüyecektir. Gelirin vergilenmeyip, harcamaların vergilenmesi belki de “ulusal tasarruf oranının” artmasını teşvik edecektir. Böylece bir makro dengesizlik sorunu daha kolay çözülebilecektir.



Bu makale için yorum yaz

Not: Telefon ve E-Posta'nız gizlilik şartları gereği tarafımızca gizlenmektedir. "Yorum ve İsminiz" herkese görünür şekilde olacaktır. Hakaret ve buna dayalı tüm sorumluluk size aittir.