İran İslam Cumhuriyeti ve Milli Yas

    İran İslam Cumhuriyeti ve Milli Yas

1979 yılında İran'ın Muhammed Rıza Pehlevi liderliğindeki bir monarşi olan rejimi yıkıldı. Bunun yerine Ayetullah Ruhullah Humeyni tarafından İslam hukuku esas alınarak İslam Cumhuriyeti kurulup İran'da çok büyük bir devrim oldu.

Devrimden önce Şah Rejimi başta İsrail, Amerika, İngiltere ile dostane ilişkilere sahipti. İran'ın petrollerinin İngiliz şirketlerine satılmak istenmesi ile beraber başlayan protestolar, süreç içerisinde İslam İnkılabı’nın gerçekleşmesine vesile oldu. İran'ın özgür halkı, petrolün millileştirilmesini istiyordu. İngiliz ve Amerika sömürgesinden kurtulmayı talep ediyordu. Şah ise saltanatını korumak için İngiliz ve Amerikalıları karşısına almak istemiyordu. Halk ayaklanmalarını kanlı yöntemlerle bastırdı. İran'daki alimlerin halka sahip çıkması ve öncülük etmesi neticesinde Şah Rıza monarşisi devrildi. İmam Humeyni'nin çabası neticesinde İran İslam Cumhuriyeti kurulmuş oldu.

İran İslam Cumhuriyeti'nin kuruluşunu sağlayan inkılapçı kadronun 72 tanesi bombalı bir suikast sonucu hayatını kaybetti. O süreçteki suikastlardan İran'ın rehberlik makamını temsil eden Ali Hamaney de etkilendi ve sağ elini kaybetti.

İran İslam Cumhuriyeti cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve beraberindeki üst düzey yöneticiler,19 Mayıs 2024 tarihinde Azerbaycan'a gidip orada Kızkalesi ve Hüdaferin barajlarının açılışına katıldı. Nitekim İran İslam Cumhuriyeti; Azeri Türkleri, Farslar, Araplar ve Kürtlerden oluşan bir ülkeydi. Azerbaycan'ın bu mutlu gününde yanlarında olmak istediler. İbrahim Reisi, İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Hüseyin Emir Abdullahiyan Dışişleri Bakanı, Malik Rahmeti Doğu Azerbaycan Eyalet Valisi, Ayetullah Ali Haşim Tebriz Cuma İmamı yanlarındaki üst düzey yetkililerle beraber Azerbaycan'a gittiler. Cumhurbaşkanı Reisi’nin helikopteri, suikast neticesinde mi hava koşullarından mı net olarak belli olmasa da dönüş yaparken saat 16.00 gibi kaza yaptı ve içindekiler feci bir şekilde vefat ettiler.

Şah rejimi dönemindeki İran ile başta İsrail, Amerika, İngiltere olmak üzere emperyalist devletlerin kontrolündeki ülkeler, gayet iyi geçiniyorlardı. Yer altı, yer üstü kaynaklarını emperyalist devletlere peşkeş çeken bir İran'ı elbette ki Amerika, İngiltere ve İsrail sevecekti. Fakat İran İslam İnkılabı olduktan sonra Amerika, İngiltere, İsrail; İran İslam Cumhuriyeti'ne büyük bir savaş açtı. Onların güdümündeki taşeron devletler ve onların yöneticileri İran İslam cumhuriyetini kendi toplumlarına terör devleti olarak göstermeye çalıştılar.

Türkiye Cumhuriyeti ile İran İslam Cumhuriyeti arasındaki ilişkilere gelecek olursak Reisi ile birlikte bu süreç daha da güzelleşti. Amerika, İngiltere, İsrail'in güdümünden kendini tamamen kurtarmaya çalışan Türkiye Cumhuriyeti Kasr-i Şirin Antlaşması'ndan yani 17 Mayıs 1639'dan beri hiçbir sorun yaşamamış olduğu İran halkını ve İslam Cumhuriyetini kardeş ülke olarak gördü.

Türkiye kamuoyunu basın yayın yoluyla yönlendirmek isteyen, Siyonistlere yakın basın yayın kuruluşları ise halkımıza Türkiye kamuoyuna İran İslam cumhuriyetini öcü gibi göstermeye çalışıyor. Tüm çabalarına ve karalamalarına rağmen toplumumuz hiçbir zaman İran halkını ve İran İslam Cumhuriyetini kötü olarak görmedi. Kültürel olarak coğrafya olarak bize çok benzeyen, Müslüman kardeşlerimizi kendimize düşman olarak görmedik, görmeyeceğiz.

 

Nitekim Reisi’yle beraber vefat eden İran'ın yöneticileri için Türkiye Cumhuriyeti bir günlük milli yas ilan etti, bayraklar yarıya indi. Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kazadan sonra şöyle dedi:

“İran halkı bizim kardeşimizdir. İran’ın Filistin davasına verdiği güçlü desteği her zaman takdirle karşıladık. Merhum Reisi’nin vefatından dolayı derin üzüntü duyuyoruz. Acınızı paylaşıyoruz.”

Bütün bunlara rağmen medyada köşe başlarını tutan, nereden nemalandıkları belli olmayan şeytan ve taraftarlarını alkışlayıp iman edenleri daima yermeyi alışkanlık haline getiren bazı kesimler; bu acı felaket karşısında bile İran İslam cumhuriyetini kötülemeye, iftiralar atmaya devam ettiler.

Allah, İbrahim Reisi’ye, Hüseyin Emir Abdullahiyan'a, Malik Rahmeti’ye Ayetullah Ali Haşimi’ye rahmet eylesin.

İran İslam Cumhuriyeti rehberi, İslam ümmetinin bilge insanlarından olan saygıdeğer Ali Hamanei'ye de başsağlığı ve uzun hayırlı ömürler diliyor, Allah'ın İslam ümmetinin bütün coğrafyalarında Müslüman yöneticilerini muhafaza etmesini niyaz ediyoruz.



Bu makale için yorum yaz

Not: Telefon ve E-Posta'nız gizlilik şartları gereği tarafımızca gizlenmektedir. "Yorum ve İsminiz" herkese görünür şekilde olacaktır. Hakaret ve buna dayalı tüm sorumluluk size aittir.