43,4683
38,4405
3.991,62
İnsanlık tarihine baktığımızda genel olarak kan, gözyaşı, sürgün ve katliamlarla doludur. Ülkeler kendi menfaatleri ve çıkarları için birbirleriyle savaşmışlardır. Yeryüzünde savaşın olmadığı bir zaman dilimi neredeyse olmamıştır.
Yaşadığımız yerde savaş olmasa dahi Dünyanın herhangi bir yerinde savaş, kavga ya da zulüm yaşanmaktadır. Daha önceki zamanlarda teknolojinin gelişmediği ve dünyanın globalleşmediği dönemlerde Dünya üzerinde yaşanan olaylar, yaşadığımız çevre ile sınırlı olduğu için diğer yerlerde yaşanan olaylardan haberimiz olmamaktaydı. Bu nedenden dolayı haberimizin olmadığı olaylardan etkilenmiyorduk.
Ancak günümüzde Dünya üzerinde anlık olarak yaşanan her olaydan haberimiz olmaktadır. Bu durum bizlerde korkunç duygular yaşatmaktadır. Güvensiz bir Dünya’da yaşamanın vermiş olduğu korku ve endişe içerisinde ümitsiz bir hayat sürmekteyiz.
Bu durumu çok iyi bilen İslam düşmanları bu durumu çok iyi kullanmaktadırlar. Kendileri ile kimse uğraşmasın diye sürekli insanları meşgul edecek, birbirleri ile uğraştırarak güç kaybettirecek bir şeyler çıkarmaktadırlar.
Çinli filozof Sun Tzu’ya ait olan Savaş Sanatı kitabında şöyle bir söz geçmektedir.
“Düşman dinlenmeye çekildiğinde yor, yiyeceği bolsa açlığa düşür, kamp kurmuşsa hareket etmeye zorlayarak dinlenmesine müsaade etme” taktiğini kendi saltanatları için düşman olarak gördükleri Müslüman kitlelere karşı çok iyi kullanmaktadırlar.
Müslüman halk ne zaman gelişmeye yönelik bir enerji ve bir aksiyon ortaya koysa, İslam düşmanları hemen atılım göstererek oluşan bu enerjiyi ve aksiyonu birbirimize karşı kullanmaya yönelik anlaşmazlıklar ve çatışmalar ortaya çıkarmaktadır. Ya da işgal ettikleri bir yerde her türlü zulmü yaparak Müslüman halkların bir şey yapamaması sonucunda Müslümanlarda acziyet ve çaresizlik duygusunu oluşturmaktadırlar.
Adeta “Bakın bize! İstediğimiz şekilde sizin kardeşlerinizi öldürürüz, evlerini başlarına yıkarız, doğmamış çocuklarını anne karnında anneleri ile birlikte katlederiz, biz istersek sizler için toplanan yardımları size ulaştırır, istemezsek açlıktan, susuzluktan veya ilaçsızlıktan ölürsünüz, Müslüman sayınız çok olmasına rağmen elinizden bir şey gelmeyecek, yöneticileriniz bizim kuklalarımız, istediğimiz gibi yönetiriz. Bu gibi söylemler ile bizlerde sürekli acı duygular oluşturmaktadırlar.
Bir ülkedeki savaş veya işgal bitse hemen başka bir yerde kan ve gözyaşı akıtmaya başlayacaklardır. Çünkü bu onların bizlere karşı kullandıkları şeytani bir plandır. Bizi hiçbir zaman kendi başımıza bırakmayacaklardır. Bizlerde sürekli ACI, ÇARESİZLİK, DAĞILMIŞLIK ve SAHİPSİZLİK gibi duygular ile bizleri aciz bırakmaya çalışacaklardır.
Peki bu acı tabloya karşı yapacağımız bir şey yok mu? Tabi ki vardır. “Düşmanınızın silahıyla silahlanın” düsturu bizim için en büyük taktiktir. İslam düşmanlarının bize karşı kullandığı taktikleri onlara karşı kullanmalıyız. Bu bir savaştır. Allah Resulü bir hadisinde “Savaş bir hiledir” buyurmaktadır. Bu öyle bir savaş ki sadece kalabalıkla, güçle kazanılmamaktadır. Bu savaşta başarı elde etmek istiyorsak “Düşmanımızın silahıyla “hileyle” silahlanmalıyız.” İslam düşmanlarını “Yormalı, aç bırakmalı ve dinlenmelerine fırsat vermemeliyiz.”
Burada dikkat etmemiz gereken en önemli husus bu taktiği hiçbir zaman için Müslüman kardeşine/gruplara/devletlere karşı kullanmamalıyız. Aksi takdirde fitne kapısı açılır ve İslam düşmanlarının istediği tuzaklara düşmüş oluruz.
Selam ve dua ile…
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "çerez politikasını" inceleyebilirsiniz.