48,4716
42,0515
5.417,53

Diyarbakır’da “Hayat Namazla Güzeldir” adlı bir etkinlik düzenlenmiş. Bir şehrin çocukları secdeyle tanışıyor, namazla buluşuyor, Kur’an’ın nuruyla aydınlanıyor. Bu tablo bir Müslümanın kalbini ancak sevinçle doldurur. Fakat ne acıdır ki, bu güzelliği bile hazmedemeyen bir zihniyet var: Modernizm zehriyle demlenmiş malum parti, yani DEM Parti.
Bu parti, Meclis’e soru önergesi vererek etkinliğin “çocuk istismarı” olduğunu iddia etmiş. Gerekçeleri ise ibretlik: Çocukların eline Kur’an verilmiş, başlarına beyaz takke takılmış… Demek ki, ellerine molotof verilseydi, yüzlerine maske takılsaydı sorun olmayacaktı. Çünkü onların zihninde “özgürlük” şiddetle, “kimlik” isyanla, “kültür” sekülerlikle özdeşleşmiş durumda.
Hâlbuki Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de buyuruyor:
“Sizi yaratan, size kulaklar, gözler ve kalpler veren O’dur. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!” (Mü’minûn, 23/78)
İnsana kulağı, gözü ve kalbi veren Allah, bunları boşuna vermemiştir. Kulağımız Kur’an’ı duysun, gözümüz hakikati görsün, kalbimiz imanla dolsun diye vermiştir. Çocukların bu nimetleri secdeyle tanıması, Allah’ın zikriyle meşgul olması ne zamandan beri “istismar” oldu?
Asıl istismar, Allah’sız bir hayat dayatmaktır. Asıl zulüm, çocukların kalbinden iman nurunu söküp yerine isyan tohumlarını ekmektir. Asıl suç, Allah’ın adını duymamış bir nesil yetiştirmektir.
Peygamber Sevdalıları Vakfı, yıllardır bu topraklarda Kur’an’ın ahlakıyla yetişmiş, takva sahibi bir gençlik inşa etmeye çalışıyor. Bu gayret, sadece bir eğitim faaliyeti değil; ümmet bilincini diri tutma mücadelesidir. Çünkü İslam, sadece bireyin değil, toplumun da dirilişidir.
Malum parti ise modernizmin kirli rüzgârlarıyla savrulmuş durumda. Onlar için “ilerleme”, Allah’ı hayattan uzaklaştırmak; “özgürlük”, zinayı, alkolü ve isyanı meşrulaştırmaktır. Oysa gerçek özgürlük, Allah’a kul olmaktır. Kur’an bize buyuruyor:
“Kim Rahmân’ın zikrinden yüz çevirirse, ona dar bir geçim vardır.” (Tâhâ, 20/124)
İşte bu yüz çevirişin sonucu olarak kalpleri kararan, manevi körlüğe düşen bir nesil ortaya çıktı. Modernizm, zihinleri özgürleştirmedi; tam tersine, Allah’tan kopararak köleleştirdi.
Bugün Diyarbakır’da bir çocuk eline Kur’an alıyorsa, bu bir uyanıştır. O çocuk secdeye vardığında, bu toprakların ruhu yeniden can buluyor demektir. Çünkü İslam bu bölgenin asli kimliğidir, Kürt halkının da, Türk’ün de, Arap’ın da mayası İslam’dır.
Malum partinin rahatsızlığı aslında Kur’an’dan değil; Kur’an’ın yeniden hayat bulmasındandır. Çünkü Kur’an diriltir, diriliş ise onların ideolojik bataklığını kurutur.
Oysa Allah Teâlâ buyurur:
“Biz bu Kur’an’ı mü’minler için bir şifa ve rahmet olarak indiriyoruz. Zalimlerin ise ancak ziyanını artırır.” (İsrâ, 17/82)
Dem Parti gibi seküler hareketlerin rahatsızlığı tam da bu ayetin sırrındadır: Kur’an mü’minin şifasıdır, zalimin azabıdır.
Bu nedenle Diyarbakır’da Kur’an’a uzanan her itiraz, aslında bu şifadan korkmanın itirafıdır.
Ve unutulmasın: Bu topraklarda Kur’an’a düşmanlık eden her fikir, sonunda halkın vicdanında yok olmaya mahkûmdur.
Çünkü bu milletin kalbi, modernizmin değil, Kur’an’ın sesine çarparak atar.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "çerez politikasını" inceleyebilirsiniz.