Euro

47,7544

Dolar

40,7865

Altın

4.383,34

  • Ekleme: 02.08.2025 14:52 Güncelleme: 02.08.2025 14:53

Irkçılık: Şeytanın yolundan gitmek

Bugün insanlığı en derinden yaralayan, toplumu içeriden çürüten tehlikelerden biri ırkçılıktır. Kimlik, aidiyet, geçmiş… Elbette ki her bireyin ve toplumun sahip çıkması gereken değerlerdir. Ancak bu değerler, başka ırkları, milletleri hor görmek için bir bahaneye dönüşüyorsa; işte orada tehlikeli bir sapmadan söz etmemiz gerekir. Bu sapmanın adı ırkçılıktır ve İslam bunu kökten reddeder.

Şeytanın
ilk günahı: Üstünlük taslamak

Irkçılık, modern bir sorun gibi görünse de kökü ilk günaha, yani şeytanın Adem’e secde etmeyişine kadar gider.

Kur’an’da bu olay şöyle anlatılır:

“Ben ondan hayırlıyım; beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın.”
(A’râf, 12)

Şeytan’ın bu sözü, ırkçılığın mantığını özetler: Kendisini yaratılış özelliğinden dolayı üstün görmüş, başka bir varlığı küçümsemiştir. İşte bu anlayış, bugün de “Ben bu millettenim, sen o millettensin; o hâlde ben senden üstünüm” diyen her düşüncenin özüdür. Demek ki ırkçılık, sadece sosyal bir hastalık değil; aynı zamanda şeytani bir kibirdir.

Peygamberimizin net tavrı: Irkçılık câhiliye kalıntısıdır

Resûlullah Efendimiz (s.a.v), asabiyeti –yani kavmiyet taassubunu– kesin dille yasaklamıştır:

“Kim kavmi için haksız yere savaşırsa, bizimle değildir. Kim asabiyetle (ırkçılıkla) savaşırsa, bizimle değildir. Kim asabiyet üzere ölürse, onun ölümü cahiliye ölümüdür.”
(Ebu Davud, Sünen)

Hz. Peygamber’in bu net tavrı, İslam’ın ırkçılığa asla kapı aralamadığını açıkça ortaya koyar. Ona göre Arap’ın Acem’e, beyazın siyaha, kuzeylinin güneyliden bir farkı yoktur. Takva dışında hiçbir ölçü Allah katında değerli değildir.

Irkçılık, ümmet bilincini parçalar

İslam; renk, soy, kabile, coğrafya gibi farkları tanır ama onları üstünlük sebebi olarak görmez. Müminlerin ortak kimliği “ümmet”tir. Aynı kıbleye dönen, aynı Allah’a inanan, aynı peygambere tabi olan insanların kardeşliğini bölmek, ırkçılıkla olur.

Bugün ümmet coğrafyasının dört bir yanında dökülen kanların arkasında sadece siyasi çıkarlar değil, aynı zamanda milliyetçi taassuplar da vardır. Oysa İslam kardeşliği; Arakan’daki Müslümanla Somali’deki, Kudüs’teki ile Bosna’daki Müslümanı tek bir yürek haline getirmeyi hedefler.

Irkçılık adaleti engeller

İslam’ın temel adalet ölçüsünü Hz. Ömer’in şu sözünde buluruz:
“Fırat kenarında bir koyun kaybolsa, Allah onun hesabını Ömer’den sorar.”

Irkçılık ise adaleti çarpıtır: “Benim soyumdan olan haklıdır; öteki haksızdır” der. Bu da mahkemelerde, yönetimde, sokakta ve hatta ülke yönetiminde bile adaletsizliğe yol açar. Hâlbuki İslam, adaletin etnik kimliğe değil, hakka ve hakkaniyete göre dağıtılmasını emreder.

Sonuç: Irkçılık din değil, hastalıktır

Bugün bazı çevreler, ırkçılığı “millet sevgisi” kılıfıyla meşrulaştırmaya çalışıyor. Oysa milletini sevmek ayrı, başkasını hor görmek ayrıdır. İslam, birini emreder; diğerini lanetler.
İbn Haldun’un dediği gibi, ırkçılık “cehaletin en örgütlü hali”dir. İslam ise bu cehaleti ortadan kaldırmak için inmiştir.

Unutmayalım:
– Irkçılık ümmetin zehridir.
– Irkçılık, İblis’in mirasıdır.
– Irkçılık, İslam’la asla bağdaşmaz.

“Müminler ancak kardeştir. O halde kardeşlerinizin arasını düzeltin.” (Hucurât, 10)
Kardeşliği yaşatmanın tek yolu, ırkçılığı terk etmektir.

Yazarın Diğer Yazıları
Günün Yazıları

Çerez Politikası

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "çerez politikasını" inceleyebilirsiniz.