43,6618
38,4409
3.989,41
Peygamber Efendimiz (asm) Medine’ye hicret ettiğinde, Medine’de üç Yahudi kabilesi vardı. Bunlar; Beni Nadir, Beni Kureyza ve Beni Kaynuka Yahudileri idiler. Bu üç kabilenin murahhasları, Resulullah’ın huzuruna gelerek bir muâhede akdini teklif ettiler. Bu muâhedenin en mühim esasları şunlardı: Resûl-i Ekrem’in kendisine ve ashabına zarar vermemek, düşmanlarına yardım etmemek, Kureyş ile harb edildiğinde harb masraflarından bir kısmına iştirak etmek, buna mukabil Yahudiler de din ve mezhep serbestilerine sahip olmak, mallarında tasarruf hakkını hâiz bulunmaktı…
Peygamber Efendimiz’in (asm) evsafı Tevrat’ta tafsilatıyla bildirilmişti. Bu vasıflardan biri de Medine’ye hicret edeceği idi. Tevrat’ın asıl nüshalarından haberdar olan âlimlerden Abdullah İbn-i Selam ile Abdullah İbn-i Sorya Müslüman olmuştu. Sevgili Peygamberimiz (asm) şöyle buyurmaktadır: “Ebû Hüreyre (ra)’den rivayete göre Nebî sallallahu aleyhi vesellem: “(Hicreti müteâkib) Yehûd (hahamların)dan on kişi bana îmân etmiş olsaydı, yehûdun hepsi bana iman etmiş olurlardı” buyurmuştur.” (Sahih-i Buharî Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercemesi ve Şerhi, c. 10, s. 118)
Yahudi âlimlerinden Abdullah b. Selam, Peygamber Efendimiz’in huzuruna gelerek Tevrat’tan bazı sualler sordu. Kendi kendine, “Bu sorulara ancak Hak Peygamber cevap verebilir” demişti. Peygamberimiz Cebrail Aleyhisselam’ın talimiyle bütün sorulara cevap verdi. Bunun üzerine Abdullah b. Selam Kelime-i Şehadet getirerek Müslüman oldu. Daha sonra Peygamber Efendimiz’e şöyle dedi: “Ya Resûla’llah! Yehûd, iftiracı, yalancı bir millettir. Yarın benim Müslüman olduğumu duyunca türlü yalanlar uydurup iftirada bulunurlar. Müslümanlığım duyulmadan önce beni onlardan tezkiye buyurup benim mevkiimi tasdik ettiriniz!” dedi. Resûlullah Abdullah İbn-i Selam’ı bir tarafa gizleyip Yahudileri davet etti ve onlara:
“Ey Yehûd cemaati, siz pek iyi bilirsiniz ki, ben Allah tarafından gönderilmiş bir peygamberim. Hak dinle geldim, Müslüman olunuz!” buyurdu. Yahudiler:
“Biz senin peygamber olduğunu bilmiyoruz. Bu söz üç defa tekrar edildikten sonra Resulullah: “Sizin içinizde Abdullah İbn-i Selam adında birisi var, o nasıl bir kişidir?’ diye sordu. Yahudiler:
“O bizim hayırlı oğlu hayırlımızdır. Kendisi de, babası da en faziletlimiz, en âlimimizdir!” diye şehadet ettiler. Resulullah:
“Abdullah İbn-i Selam Müslüman olursa siz ne dersiniz?” diye sordu. Yahudiler:
“Hâşâ Abdullah İbn-i Selam hiçbir vakit Müslüman olamaz!” dediler. Bu suâl ve inkârî cevap da üç defa tekrar edildikten sonra Resûl-i Ekrem Abdullah İbn-i Selam’a hitaben:
“Ya İbn-i Selam gel! Diye çağırdı. Abdullah saklı bulunduğu yerden çıkarak: ‘Eşhedü en lâ ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden resûlullah’ diye haykırdı. Bunun üzerine Yahudiler:
“Sen yalan söylüyorsun, sen şerir oğlu şerîrimizsin!” dediler. Ve İbn-i Selam’ın kadrini tenkise çalıştılar. İbn-i Selam:
“Yâ Resûla’llah, korktuğum bu idi!” dedi. Resûl-i Ekrem de Yehûdileri huzurundan çıkardı. (a.g.e., c. 10, s. 120)
İşte bu şekilde tıynetlerini ortaya koyan Yahudiler, sonraki zamanlarda yaptıkları anlaşmaya ihanet ederek, müşterek vatan olan Medine’nin düşmanlarıyla işbirliği yaptılar. Bu işbirliğinin belgelerle açığa çıkması ve Yahudilerin de bunu itiraf etmesi üzerine; Beni Kaynuka, Ben-i Nedir ve Beni Kureyza Yahudileri Medine’den çıkarılıp sürgün edildiler.
Peygamber Efendimiz (asm) bu kabilelerden üçü ile de bilfiil savaşmıştır. Beni Kaynuka Yahudileri on beş günlük muhasaradan sonra teslim olmuş, bunların canları bağışlanmış ve hepsi ailelerini ve eşyalarını da alarak Şam tarafına gitmişlerdir. Beni Nadr Yahudileri Hicret’in 4. yılında sürülmüşlerdir. Bunlar da Mekke müşrikleriyle anlaşma yapmışlardı. Bu kabile de yaklaşık on günlük muhasaradan sonra teslim oldu. Peygamber Efendimiz (asm) bütün savaş aletlerinin bırakılmasını, götürebilecekleri kadar eşya almalarını emir buyurdu ve bunları sürgün etti. Geride kalan Beni Kureyza Yahudileri de Hendek muharebesi esnasında müşriklerle işbirliği yapmışlardı. Bunun üzerine Hendek muharebesinin hemen akabinde bunların üzerine yürünmüş, bu vatan hainlerinin erkekleri en ağır şekilde cezalandırılmış, geri kalanlar da sürgün edilmişlerdir. Yahudilerden Müslümanlar olanlar Medine’de kalmış, diğerlerinin ise tamamı Hicaz bölgesinden çıkarılmışlardır.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "çerez politikasını" inceleyebilirsiniz.