Euro

43,6701

Dolar

38,4332

Altın

3.989,69

  • Ekleme: 03.08.2024 13:55 Güncelleme: 03.08.2024 13:55

İsmail Haniyye’nin Şehadeti ve İran İslam Cumhuriyeti

Muharrem ayının sonlarındayız. Muharrem ayında Hazreti Hüseyin şehit oldu. Bir de İsmail Haniye şehit oldu. Allah kendisine rahmet eylesin. Allah ruhunu şad eylesin. Allah şehadetini Ali eylesin. Lisane sıdk makamına onu nail eylesin. Şeyh Ahmet Yasin'in biricik talebesi, gözünün nuru, yetiştirdiği o mübarek insan, hafız-ül kelam, o mübelliğ, o öğretmen, o değerli insan katledildi.

Değerli Müslümanlar! Rabbimizden Muhammed ümmetini bu kadar aciz bu kadar zelil etmemesini niyaz ediyoruz. Şu anki Müslümanların haleti ruhiyesi, hisleri gerçekten acı verici. Kendimizi aciz hissediyoruz, çaresiz hissediyoruz. Zelil hissediyoruz. Rabbül Alemin Muhammed Aleyhisselam'ın yüzü suyu hürmetine İslam ümmetine de bir şeref bir galibiyet bir zafer nasip eylesin. Kafirlerin karşısında bizi aciz, zelil, perişan eylemesin. Allah'ın ayetlerini, Allah'ın hükümlerini öğrenmediğimiz, uygulamadığımız doğrudur. Hatalarımızın eksiklerimizin çok olduğu doğrudur. Mezhepsel ayrımcılık, ulus, ırk üstünlüğünü savunma davası gibi Allah'ı gazaplandıran yanlışlarımız hayli fazladır. Fakat biz her şeye rağmen Rabbimize diyoruz ki:

 Yarabbi günde 5 defa gökyüzünde, yeryüzünde, Doğu’dan Batı’ya, dünyanın her yerinde Ezan-ı Muhammediler ile senin ismini yücelten biziz! Ya rabbi! Ramazan-ı Şerif'te senin rızan için yeryüzünün her tarafında oruç tutan biziz. Hac’da milyonlarca insanımız ‘Lebbeyk Allahümme lebbeyk!’ diyerek sana gelen Muhammed ümmetidir. Hatalarımız çok fazladır. Bu halde olmamıza sebep olan günahlarımızın haddi hesabı yok! Kabul ediyoruz ama Ya Rabbi biz de Muhammed Ümmetiyiz. Peygamberimizin yüzü suyu hürmetine günahlarımızı affet, günahlarımızı bağışla. Bize tekrardan kuvvet, kudret, azamet, izzet ve şeref ver ya rabbi.

Aziz müminler, Değerli Müslümanlar, İsmail Haniye Allah'ın razı olduğu, sevdiği ameller ile Rabbul Alemine kavuştu. 61 yaşındaydı. Yaşlı değildi. Daha dinçti. Güçlü bir hatipti. Ümmetin ümidiydi ama mazlumca şehit edildi. Şimdi bu şehadetiyle ilgili bayağı konuşanlar var. Yorum yapanlar var ama  kendisinin çok güzel bir ibaresi var, diyor ki : ‘İsrail'e dikkat edin mazlumu cellat; celladı mazlum gösterir.’ Şimdi İsmail Haniyye’nin şehit edildiği süreci, şehit edildiği mekanı iyi tetkik etmek lazım.

Aziz Müslümanlar! Sosyal medyada İsmail Haniyye’nin şehadetinden sonra yapılan birçok yorumlar var. İran'da gerçekleşmiş olmasından dolayı yapılan teknik, analitik ve makul eleştiriler bir yana nitekim sadece mesele suikast meselesi değil. Mesela Katar'da yıllardır kalıyor, burada Siyonist istihbarat elemanları, Mossad’ın adamları, Amerika’nın adamları, İngiltere'nin adamları fazladır. Yani isteselerdi Katar'da da çok rahat bir şekilde İsmail Haniyye’yi şehit edebilirlerdi veya Türkiye'de veya başka bir yerde. Bunu yapabilirlerdi fakat niçin İran'da Şehit ettiler? Aksa Tufanı’ndan sonra akla, ahlaka, izan ve insafa sığmayan sistematik olarak üretilen yığınla yorumlar var. Aksa Tufanı’ndan beri sosyal medyada hocalar, Hoca görünümlü kişiler, eli kalem tutan kimseler, yazarlar, çizerler İran'ın aleyhine ciddi anlamda yorumlar yapıyor. Hatta bunu dindar görünümlü kişiler yapıyor.

Filistin, biz Müslümanlar için bir akide meselesidir. Filistin meselesine de Mescid-i Aksa'nın kutsallığına da inanmak zorundayız. Nasıl imanın altı şartına, İslam'ın 5 şartına inanıyorsak Mescid-i Aksa'nın kutsallığına ve Filistin'in korunması gerektiğine, işgalden kurtarılması gerektiğine iman etmeliyiz. ‘Orayı korumakla mükellefim, orası İslam'ın şiarıdır, Kudüs akide meselesidir.’ Demeliyiz. Şu an Filistin önümüze konulmuş ilahi bir imtihandır. Bu imtihanı başarıyla vermemiz için iki şey var: Bir DİRENİŞ, iki VAHDET. Direniş olmadan Filistin, İsrail'in elinden alınabilir mi? Direnişin olabilmesi için Vahdet olması lazım. Vahdet ne demek? Vahit kökünden gelir, bir olmak, bir tek ümmet olmak… ‘Ehli kıble tekfir edilemez.’ diyor imam Ebu Hanife. Ehli kıble kim? Bütün Aleviler, Şiiler, Sunniler…

Bir halk; Kabe'ye yöneliyorsa, namaz kılıyorlarsa, Allah'a, Rasulü'ne, ahiret gününe, öldükten sonra dirilişe, Kur'an'a iman ediyorlarsa tekfir edilemez. Bakın ilimde ihtisas sahibi olanlar, fıkhi anlamda ilim sahibi olanlar, ilimde derinleşenler, ilimde Allah'ın kendisine fırsat verdiği kimseler; çok iyi biliyor, adları gibi biliyorlar ki mezhepler arasında ciddi farklar yoktur. Ne itikadi anlamda ne ameli anlamda. Şafi, Hanifi, Hanbeli, Caferi, Zeydi, Maliki ve diğer mezhepler üç aşağı beş yukarı birbirine benziyor. Bazı ufak tefek farklılıklar var, doğrudur. Amma o farklılıklar Müslümanların ayrışmasına, ötekileşmesine sebep değil. Onlar da namaz kılıyor, Caferi de kılıyor, Zeydi de kılıyor, Maliki de kılıyor, Hanifi de kılıyor. Ramazan ayında oruç tutuyor, zilhicce ayında hacca gidiyor. Yani bütün her şey aynı... Ufak tefek farklılıklar var; bu farklılıkları ayrıştırmak çok büyük bir suç ve günahtır.

Aziz Müslümanlar, Vahdet meselesi gerçekten çok önemli… Osmanlı'nın son döneminde hani diyorlar ya ‘4 hak mezhep!’ Alimler toplanmışlar:‘Bu 4 hak mezhep cümlesi ayrıştırıcı bir cümledir. Gelin altı hak mezheplere Caferi ve Zeydi mezhebini de katalım. Bu iş bitsin, İslam ümmeti birleşsin!’ demişler. Hasılı böyle bir adım atılmış, toplantılar yapılmış, gerisi gelmemiş. Kısmet! Bakalım kime nasip olacak bu hayırlı ameller? İslam ümmetinin mezheplerini bir araya getirip Müslümanları Tekfir etmeden birleştirebilmek, vahdeti sağlamak kime nasip olacak?

Amerika ve İngiltere emperyalizmin merkezidir. Sömürgecidirler. Bir de bunların ortakları var. Direnişten kastımız, Amerika ve İngiltere'ye başkaldırmak… Onların kurmuş olduğu bu sömürü nizamını yıkmak… İslam'a, Müslümanlara ait ilahi bir nizam kurabilmek… Bütün coğrafyaları kapsayacak şekilde inşa edebilmek… Kürt-Türk demeden Şii-Sunni demeden Türkiye-İran demeden vahdetle olur ancak. Öyle bir Vahdet ki dinleri ve dilleri farklı olsa da bütün ezilenleri, mustazafları, mazlumları kuşatan bir Vahdet olsun. Biz Müslümanlar; Şiisiyle, Sunisiyle, Kürdüyle, Türküyle Arabıyla, Farsıyla bir araya gelirsek yeryüzünde ezilen bütün insanlar dünya ahiret Saadetine erişecek, kurtulacaklar. Sömürülmekten, fakirlikten, açlıktan, canlarının mallarının yağma yedirmesinden insanlığı kurtarmış olacağız. Bu konuda, Değerli Müslümanlar daha duyarlı daha bilinçli hareket etmeliyiz. İnsanlığı, içinde bulunduğu zulüm dünyasından kurtulmanın tek bir yolu var: ‘İslam ümmetini vahdete eriştirip direniş yolunu seçmektir. Yani mevcut 1. Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan şu şeytani düzen ve nizamları kabul etmemektir

Aziz müminler! Direniş ve Vahdet biri olmadan diğerinin olmayacağı bir gerçektir. İman ve amel gibidir. Vahdet olmadan direniş olmaz. Ulus devletler diyor, kendi milli menfaati diyor… Bu düşünce, bu zihniyet 1. Dünya Savaşı'ndan sonra zorla bize dayatılan düşüncedir. Vahdeti bozacak, Müslümanların birliğini bozacak sözlerden kaçınmak lazım. İsmail Haniye defalarca söyledi: ‘İran İslam Cumhuriyeti bizi destekliyor.’ Bir kişi ne kadar kahrolsun İsrail derse desin, bu sözler önemli değil. Önemli olan; ‘Sen Vahdet için ne yapıyorsun? İsmail Heniyye, Allah rahmet eylesin, o mezhepleri, ulusları, devletleri birbirine yaklaştıran çok değerli bir Müslüman’dı. İsmail Heniyye; İran İslam Cumhuriyetini de Yemen'deki Ensarullah'ı da Irak'taki direnişçi Müslümanları da Lübnan'daki mücadeleci Müslümanları da destekliyordu Vahdet içerisindeydiler. İsmail Heniyye’ye vahdet derken birileri İsmail'e Heniye’yi saflıkla suçluyordu.

Aziz Müslümanlar, NATO denilen kuruluş mazlumları korumuyor. Daima işgal edicilerin yanında oluyor. Amerika Nato'yu Irak'ı işgal etmek için kullandı. Amerika Nato'yu katliam ve kötülükleri için kullandı. Artık biz Müslümanların; birliği, beraberliği, emniyeti, güveni zalim ve kafirlerden değil kendi aramızda bulmalıyız.

Aziz Müslümanlar, iki devletli çözüm de doğru bir ifade değildir. Filistin karadan denize, yerden göğe tamamı Filistinlilerindir. Çift pasaportlu, farklı ülkelerden gelip Filistin'i işgal eden işgalciler hiçbir zaman devlet olamadı, devlet olamaz. Bunu İslam ümmeti olarak kabul etmemeliyiz.

Şehid, Cumartesi günü bütün Müslümanların 3 Ağustos’ta meydanlara inmesini istemişti. İnşallah İslam ümmeti İsmail Heniiye'nin şehadetini unutmayacak! Şahadet yıl dönümünü unutmayacak, onun bu feryadını unutmayacak… Rabbül Alemin kendisine rahmet eylesin, şehitlerin yolunda ve çizgisinden bizi ayırmasın. Şehitlerin ortak özelliği: Onlar birleştirici insanlardır. Hak ile batılı fark eden insanlardır. Her zaman insanları Hakk'a yöneten kişilerdir. Rabbim bizi şehitlerin yolundan ve bahtiyarlığından ayırmasın, sağlıcakla kalın.

Yazarın Diğer Yazıları
Günün Yazıları

Çerez Politikası

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "çerez politikasını" inceleyebilirsiniz.