Euro

43,6063

Dolar

38,4317

Altın

3.989,23

  • Ekleme: 25.07.2024 16:31 Güncelleme: 25.07.2024 16:31

Türkiye Cumhuriyeti Kimliğini Taşıyan Masonlar ve siyonistler

TRT 1'in Payitaht Abdülhamid isimli meşhur bir dizisi vardı. Hemen hemen her bölümünü izledim. Yalnız son birkaç bölümünü artık izlemeye takatim, mecalim kalmadı. Gerçekten bu ülkede Yahudiler, siyonistler, Masonlar ecdadımıza o kadar büyük zulümler yapmışlar ki bunu bir dizi filmle, TRT milletimize tanıtmak istedi. Vesile olanlara teşekkür ediyoruz, Allah razı olsun. Bu tür tarihi filmler iyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı tanımamıza vesile oluyor.

Payitaht Abdülhamid filmindeki masonların yapmış olduğu entrikaların aynılarını bugün de biz kendi şehirlerimizde, kritik makamlardaki insanlar arasında görüyoruz, duyuyoruz. Şeytan ve taraftarlarının desteğini alarak makam mevkii elde edip milletimizin imkânlarını kötüye kullanmaya çalışan kötü niyetli insanlarla karşılaşabiliyoruz. Siyasette, bürokraside, ekonomik hayatın önemli kilit noktalarında, televizyon kanallarında, gazete köşelerinde, kritik noktalarda masonlarla, siyonistleri sevenlerle, ite tapıcılarla karşılaşabiliyoruz. Yuvarlak, üstü kapalı konuşmayı ve anlatmayı sevmem açık ve net berrak yazmayı isterim. Kimseyi töhmet altında bırakmadan masonların ve siyonistlerin ortak vasıflarını milletimize tanıtmak istiyoruz.

Bunların birinci özelliği:

1- Kendileri Kur'an'ın ibadetine inandığını söylerler ama Kur'an'ın siyasetine düşman olurlar. Yani namaz, oruç gibi ibadetler için sesini çıkarmazlar ama Kur'an'ın hüküm ayetlerine, Kur'an'ın yeryüzüne nizam veren bir kitap olduğuna yönelik sözlere öfkelenirler.

2-"Siyasal İslam", "Dini siyasete karışma karıştırmayın." derler. ‘Din, siyasetle ilgili hiçbir şey söyleyemez, siyaset hakkında hiçbir yorum yapamaz, dini kavramlar ve mefhumlar siyasi hayatta hiçbir şekilde yer bulmamalıdır.’ fikrini savunurlar.

3- Batı’dan yasa, kanun ithal etmeyi aşk ile şevk ile gerçekleştirir ve savunurlar; yerli ve milli bir anayasaya itiraz eder, milletimizin kanun, anayasa maddesi oluşturacak bir iradesi olduğuna inanmazlar.

4-Demokrasidir, seçimdir, halk oylamasıdır derler; ama milletimizin tercihini ve seçim sonuçlarını kabullenmezler.

5- Kur'an kurslarına düşmandırlar. Çocuklarımızın her türlü melanete bulaşmasını isterler ama Allah'ın kitabından bir harfin öğretilmesine dahi tahammülleri yoktur.

6-İslami dizilere, filmlere, İslami basın yayın organlarına büyük bir düşmanlıkları ve kinleri vardır. Kontrolleri altına alamadıklarını ötekileştirir, yalnızlaştırır ve ezmek isterler, yok etmek isterler.

7-Toplumun dini inançlarını aşağılar, İslam'ın şiarlarıyla alay eder, Müslüman şahsiyetleri küçük düşürtmeye çalışır, Allah'ın ismini yüceltmek isteyen her insanın toplum gözünde düşmesi için ellerinden geleni yaparlar.

8- Paraya, siyasete ve ekonomiye hükmederler. Ekonomik dengeleri, ülke içerisinde, şehirlerimizde ellerinde tutar, paranın gücüyle birçok siyasetçiyi, gazeteciyi, yazar-çizeri kontrolleri altına alırlar.

“Hocam Payitaht’ta mıyız? İzlediklerini buraya mı yazıyorsun.” demeyin lütfen. Gerçekten o gün yaptıklarını bugün de yapmaya devam ediyorlar. Yalnız Abdülhamit dönemindeki siyonistler, masonlar tecrübesizlerdi. Bugünün siyonistleri, masonları daha tecrübeli daha özgüvenli ve daha güçlüler.

Bakın, mecliste bir yasa tasarısı gündemde. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olup 4.000 kişi Gazze'ye gidip soykırım suçuna bulaşmış, eline kan bulaşmış. Eline mazlum Filistinlilerin, Gazzelilerin kanı bulaşmış ve bu çirkefliklerini, günahlarını da saklama gereği görmemişler. Türkiye'den havaalanından ayrılırken sosyal medya hesaplarından fotoğraflarını paylaşmışlar. Gazze’de çocuklara, kadınlara kurşun sıkarken videolar çekip sosyal medyaya atmışlar. Şimdi bu yasa tasarısına göre Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan bir kişinin başka bir devletin askeri olması zaten kabul edilebilir değil vatandaşlıktan çıkarılma suçudur. Hele hele başka bir devlet adına, insan öldürmek soykırıma karışmak terör muamelesi görmeye sebeptir. Dolayısıyla bu 4000 kişinin terörle yargılanıp bir an önce hak ettikleri cezayı almaları gerekiyor. Tabii mesele bu 4000 kişiyle alakalı değil. Bir mesele var ki bu 4.000 kişi ilan edilirse bunların amcaları, amca çocukları, akrabaları da ifşa olunacak. Yani bu ülkedeki siyonistler ifşa olacak. Araştırmalara göre tam net olarak emin olmasak da 100 bine yakın hem İsrail hem Türkiye vatandaşlığına sahip çift pasaportlu kimse Türkiye'de yaşıyor. Bu 100.000 İsrail vatandaşının neler yaptığı, hangi ilişkiler içerisinde olduğu, kimlerle ne ticaret yaptığı ülkemizin emniyet birimlerince ciddi anlamda takip edilip bunların ilişki ağları kontrol edilmelidir.

 İsrail TERÖR Devleti'ne vatandaş olan her kişi suç işlemeye veya suç işleyenleri destekleme potansiyeline sahiptir. Dolayısıyla İsrail vatandaşlığı olan kimselerin ülkemizde ciddi anlamda takibe alınması ve bu insanlarla ilgili gerek emniyet birimlerinin gerek istihbarat birimlerinin bilgi toplaması ve devletimizin milletimizin güvenliği için gerekli tedbirleri almaları gerekiyor. Başta PKK gibi terör örgütleri olmak üzere siyonist İsrail devleti tarafından bu örgütlerin nemalandırıldığı ve yer yer ülkemizi tehdit amacıyla bu tür terör örgütlerinden faydalanılarak ülkemizde terör eylemleri yapıldığı herkesçe biliniyor. Geçen gün Suriyeli vatandaşlarımıza yapılan saldırıların arka planında da yine siyonist aklın olduğu bilinen bir gerçek.

Peki, bir vatandaş olarak biz ne yapabiliriz? Öncelikle ülkemizi yöneten yöneticilerimizin Siyonist terör devletine karşı harekete geçmesini sağlamak için başta sosyal medyada paylaşımlar yapmalıyız. Meclisteki vekillerimize siyonistlere yönelik çıkacak yasa teklifi ile ilgili kamuoyu oluşturmak amacıyla destek olmalıyız, gündeme getirmeliyiz. Tanıdığımız siyasetçilerimize ‘Ülkemizde siyonist, eli kanlı terörist istemiyoruz.’ diyerek gerekli uyarılarda herkes kendi çapında bulunmalıdır.

 Bu Siyonistlerin çift kimlikli kimselerin varlığı yeni değil bunu da belirtelim. Dedik ya Aksa Tufanı Furkan'dır, hak ile batılı ayırır. Hak ile batıl insanların tanınmasını sağlar. Gerçekten Aksa Tufanı’ndan sonra çift kimlikli bütün İsrail vatandaşları dünyanın bütün ülkelerinde ifşa oldu. Bu bile Siyonist terör devleti için büyük bir kayıp ve büyük bir zillettir. Çünkü siyonist terör devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan hiçbir kimse artık ikinci kimliği ile başka bir ülkede rahat rahat yaşayamayacak. İnsanlık suçuna bulaşmış, katliam yapmış, bebek kanı dökmüş, tonlarca bomba mazlum bir şehrin üzerine atmış olan bir terör devletinin vatandaşı olmak bir kişi için en büyük zillettir. Nitekim bazı Yahudiler İsrail terör devletinin vatandaşı olmayı reddediyor ve böyle bir terör devleti ile beraber anılmaktan utanç duyuyorlar. Hatta bazı Yahudiler Netenyahu hükümetinin istifa edip cezalandırılması için İsrail'de ciddi anlamda ayaklanıyorlar.

 Dedik ya Aksa Tufanı zalimleri zelil edecek, şeytani imparatorlukları çökertecek yeni bir dönemin başlangıcının ismidir. Tarih, ‘’Aksa Tufanı Öncesi ve Aksa Tufanı Sonrası’’ diyerek günümüzü anlatacak. Bu arada geçen gün Gaziantep'te Mustazaflar Cemiyetinin yapmış olduğu ‘Kerbela'dan Gazze'ye Hüseyin'i Direniş’ isimli programı gerçekten çok takdir ettik, çok güzel bir programdı. İbrahim Yaz hocamızın konuşmaları çok etkiliydi. Yine hazırlanan slaytlar, sinevizyonlar, sunucu kardeşimizin performansı, ilahici kardeşlerimizin performansı, şiir söyleyen kız çocuğumuzun performansı takdire şayandı. Şahinbey Konferans salonu tıklım tıklım dolmuştu. Değerli Şahinbey Belediye Başkanımız Mehmet Tahmazoğlu Bey Efendiye de bu tür hayırlı işlerde ön ayak olduğu için vesile olduğu için teşekkür ediyoruz. Allah kendisinden razı olsun. Gaziantep olarak kendisiyle gurur duyuyoruz, Rabbim hayırlı işlerini çoğaltsın. İbrahim Yaz Hocamızın altını çizdiği bir konu vardı: ‘O gün Küfeliler Kerbela'da Hazreti Hüseyin ve yarenlerine yardım etmemişler ve kıyamet gününe kadar lanetle ve esefle anılıyorlar. Bugün biz de Gazze’deki mazlumların öldürülüşünü seyreder, onlara yardım etmezsek, yarın tarih bizi de lanetle ve esefle anma ihtimali vardır.’ minvalinde bizleri uyardı. Gerçekten kıyamete kadar lanet ve esefle anılanlardan Allah bizleri eylemesin. Rabbul Alemin Gazze halkına yardım ederek onları destekleyerek kıyamet gününe kadar iyilerin yanında olan salihlerle anılmayı bize lütfetsin. Sözlerimi Mümtehine Süresi 4. Ve 5. Ayette geçen Hz İbrahim Aleyhisselam ve onunla beraber olanların şu mübarek duası ile bitirmek istiyorum:

ربنا عليك توكلنا واليك انبنا واليك المصير ربنا لا تجعلنا فتنة للذين كفروا واغفر لنا ربنا انك انت العزيز الحكيم

Yazarın Diğer Yazıları
Günün Yazıları

Çerez Politikası

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "çerez politikasını" inceleyebilirsiniz.