43,6686
38,4373
3.977,68
Bugün günlerden aşura... Aşure günü olmasaydı eğer gündemimiz 15 Temmuz olacaktı. Normalde, bugünkü yazımızda 15 Temmuz darbe girişimini konu alıp detaylı bir yazı hazırlayacaktık, başka güne kalsın inşallah. Fakat darbe girişimi ile ilgili şu cümlelerle meramımızı özetleyerek konuyu geçelim:
15 Temmuz darbesi, Amerikan mandasında yaşamayı isteyen; topluma, Amerikancı bir İslam modeli sunan, Kur'an'ın ibadetine iman edip siyasetini inkâr eden münafıklara milletimizin verdiği cevaptır. Bu millet emperyalizme karşı baş kaldırmış Müslüman bir halktır.
Gündemde ikinci bir konu daha var ki bu da değinmek istediğimiz konulardan birisiydi. Bazı belediyelerin kapatmış olduğu mescitler, Kur'an kursları ve işten çıkarmış olduğu işçiler… Bu zulümler karşısında Müslüman halkımızın öfkesini satırlarımıza yansıtmak istemiştik. Detaylı bir yazı yazacaktık ama bugün günlerden aşura...
Aşure günü denince aklımıza dedesinin kurmuş olduğu devleti korumak için can veren Hazreti Hüseyin gelir. 15 Temmuz darbe girişimini Müslüman halkımız engellemiştir. Merkezi Amerika'da olan bir yapının ülkemizi Amerika mandasına dönüştürmek için yapmış olduğu darbeye fedai can ederek engel olmuş bir milletiz. İslam'ın şiarlarına karşı çıkan, yüce kitabımızın öğretilmesini istemeyen her zorba ve zalim bilsin ki bu millet Müslümandır. Darbeyi de engelleyen Müslümanlardır. Zalimleri zelil edecek olan da Müslümanlardır. Masonların, Siyonistlerin, emperyalistlere boyun eğmiş maddeperestlerin her türlü çaba ve girişimi Müslüman halkımızı inanç değerlerinden uzaklaştırmayacaktır. Çünkü Hazreti Hüseyin'in misyonunu unutmayan bir milletimiz var. Bu yazımızda Hz. Hüseyin'in misyonunu tekrardan hatırlatmak istiyoruz.
HZ. HÜSEYİN MİSYONU…
Hz. Hüseyin Hicret’in 61. Yılında 10 Muharrem’de, Miladi 10 Ekim 680’de, Kerbela’da 72 yareni ile şehit edildi. Hz. Hüseyin’i anlamak demek Peygamber Efendimizin kurmuş olduğu devleti ve o devletin nizamını anlamak demektir. Bugün İslam coğrafyasında eğer kan akıyorsa Allah Resulünün kurmuş olduğu nizamın bozulmuş olmasından dolayıdır. Yüz binlerce Müslüman, yurtlarından kovulmuş, barakalarda, insan onuruna yakışmayan bir halde, zillet içerisinde bir hayat yaşamaya mecbur kalmışsa, Gazze’de binlerce Müslüman pervasızca öldürülüyorsa bunun sebebi İslam ümmetinin devletsiz kalmasıdır. Bu musibetin büyüklüğünü Hazreti Hüseyin, ta 680 yılında görmüştü. Eğer İslam ümmeti devletsiz kalır, Allah Resulünün kurmuş olduğu nizam bozulursa Ümmeti Muhammed kafirlerin tahakkümü altına girecekti.
Yezit, Allah Resulünün kurmuş olduğu nizamı yıkan bir zorbadır. Babasından kalma siyasi gücü kullanarak İslam ümmetinin bugüne kadar devletsiz kalmasına sebep olmuş bir canidir. İslam diyarlarında akan bütün kanların sebebi, Yezid’in Allah Resulünün kurmuş olduğu nizamı bozmasından dolayıdır. İşte Hazreti Hüseyin’in öngörüsü, feraseti buradan kaynaklanmaktadır. Eğer Hz. Hüseyin, Medine’de otursaydı, etliye sütlüye tabiri caizse karışmasaydı, Yezid’in devleti onu maaşa bağlardı; fakat Hz. Hüseyin dünya refahı ve saltanatı peşinde değildi. O dedesinin kurmuş olduğu devleti ve nizamı korumakla mükellefti. Mükellefiyetini icra etmek için Medine’den kalktı, Mekke’ye gitti. Hac mevsimi olmasına rağmen Hac yapmadı ve cihad meydanına çoluğuyla çocuğuyla erkekçesine çıktı. 72 tane yareni olmasına rağmen binlerce silahlı askere karşı kanının son damlasına kadar savaştı. Kendisi şehit düştü. Eşi; çoluk çocuğu, bacıları, kızları, gelinleri; düşmanlarına esir düştü.
“Allah beni şehit ailemi ise esir görmeyi murad etti.” diyerek bu kadere rıza gösterdi, isyan etmedi. Kendi şehadeti ve ailesinin esareti Yezid’in zorba devletinin meşruiyetini yok etti. İslam ümmetinin uyanışına, zorbaların kurmuş olduğu düzenin Allah resulüne ait olmadığını, ümmetin anlamasına vesile oldu. Ve kıyamet gününe kadar zorbalara karşı İslam ümmetinin mücadeleci bir ruha bürünmesine vesile oldu.
Müslümanlar daima inkılapçı bir ruha sahiptirler; çünkü bizim peygamberimiz inkılapçı bir peygamberdir. Putperestlerin putlarını devirdiği gibi kafirlerin nizamlarını da yıkıp İslam’ın nizamını egemen kılmış bir peygamber ümmetiyiz. Biz bugün bu cümleleri kurabiliyor ve İslam’ın nizamı diye bir nizamdan bahsedebiliyorsak bu Hz. Hüseyin’in kıyamı vesilesi iledir. Müslümanların nihai hedefi bütün ümmeti Muhammed’i bir araya getirecek, ümmeti Muhammed’in hak ve hukukunu savunacak, ümmeti Muhammed’i kıyamet gününe kadar müdafaa ve muhafaza edecek, yeryüzünün bütün coğrafyalarına; adaleti, merhameti, şefkati, sevgiyi, muhabbeti, insan onuruna yakışan bir hayatı tesis edecek bir nizam inşa etmek olmalıdır.
Hz. Hüseyin'i onun şahsında Al-i Beyti Mustafa'yı yad etmek, çocuklarımıza bu değerli aileyi tanıtmayı her Müslüman vazife bilmelidir. Hz. Hüseyin'i ve O'nun misyonunu hatırlamak, hatırlatmak; İslam'ın toplumda egemen olmasını isteyenlerce görev addedilmelidir. Zulmün, tuğyanın, şeytan ve taraftarlarının etkisiz hale gelmesi için Hz. Hüseyin'i ve onun misyonunu çok iyi bilmeliyiz. Bu konuda duyarlı olan Müslümanlar, Hz Hüseyin'i ve O'nun hatırasını canlı tutmak için tarih boyunca birçok etkinlik yapmışlardır. Hz Hüseyin'i ve onun misyonunu unutan Müslümanlar ise tarih boyunca zulme maruz kalmışlardır.
Zalim yöneticilerin, pervasız müstekbirlerin dünyamızı zulümle doldurmalarına engel olabilmenin en kolay yolu Hz. Hüseyin'i anlamak ve anlatmaktan geçer. Bu konuda başarılı olduğumuz söylenemez. Bugün Gazze’de aylardır süren mezalimler Hz. Hüseyin anlamamış olmamızdan dolayıdır. Kerbala’yı anlayan bir ümmet, Kıyamete kadar zalimin zulmüne boyun eğmezdi. İşte bugün biz yeni bir sayfa açmak istiyoruz. Kerbela’yı, Ali Beyti Mustafa’yı ve şehitler şahı İmam Hüseyn’i anlamak istiyoruz. Bu vesileyle bu tarihi olayı; tiyatrolarla, kısa filmlerle, profesyonel çekilmiş sinema filmleriyle, konferans, ilahi ve ezgilerle halkımıza doğru bir şekilde anlatmak için çalışıyoruz, halkımızı da bu çalışmalara destek olmasını bekliyoruz.
O gün Kerbela’da imanlı 72 kişi on binlerce zalim kişiye karşı durdular, zulme baş kaldırdılar ve ölmekten asla korkmadılar. Hz. Hüseyin’in oğlu Ali Ekber’in babasına; “Baba biz hak değil miyiz diye sorup evet oğlum cevabına karşı, o zaman ölmekten korkmuyorum” demesi bugün hakkını arayan ve ölmekten korkmayan Gazzelilerin cesaretlerinin, kararlılıklarının kaynağını ortaya koymaktadır. Gazze’de bugün ölmekten korkmayan bir halk var, her gün ölmektense bir defa ölürüz diyen imanlı yürekler var.
Hz. Hüseyin (as) insanların hür olması gerektiğini, zulme boyun eğmemesini ve zulmün karşısında dik durmaları gerektiğini Kerbela’da kendi canını ve evlatlarının canını vererek göstermiştir. Kerbela’nın insanlık için verdiği bu mesajın günümüzde Gazze’de yaşandığına şahit olmaktayız.
Bugün, dünyanın farklı yerlerinde, özellikle Gazze’de benzer acılar yaşanmaktadır. Gazze, uzun yıllardır süren bir abluka altında. Gazze halkı, temel insan haklarından mahrum bırakılmakta, çocuklar, kadınlar ve masum insanlar hayatlarını kaybetmektedir. Kerbela’da yaşananlar ve Gazze’de bugün yaşananlar arasında bir benzerlik bulunmaktadır. Hz. Hüseyin’in ve yoldaşlarının direnişi, günümüzde Gazze’de haksızlığa karşı direnenlerin mücadelesiyle yankılanmaktadır. Kerbela’da Hz. Hüseyin’in yaşadığı zulüm ve haksızlık, bugün Gazze’de masum insanların yaşadığı acılarda yeniden canlanmaktadır. Kerbelayı anlamış bir yiğidin sözüne bakın hele: "Ya ilerleyeceğiz ya da yeni bir Kerbela yaşanacak." (YAHYA SİNVAR)
Hak ve batıl mücadelesi Kerbela'da sona ermemiş, bugün Kerbela'nın atmosferini yaşayan Gazze'ye uzanmıştır. Kerbela’da şehitlerin kanı, kılıca karşı zafer kazandı ve ölümsüzleşti. Gazze de zafer kazanacak ve adı hürriyet için İslam’ın adaletini tesis etmek için cihad edenlerin hayırla yad edildiği tarih sayfasında kayıtlara geçecektir.
Kerbela’da kan kılıca galip geldi, Hz. Hüseyin (ra) ve 72 yareni Kerbela’da katledildi ve kadınları çocukları esir edilerek Şam’a Yezit’in sarayına götürüldü. Bu olay gasıb Yezid hükümetinin yıkılmasını sağladı. Bugün de Gazzeli mazlum çocuk ve kadınların kanının ABD ve silahlarına karşı galip geldiğini görmekteyiz. 9 ayı aşkındır süren katliamda on binlerce şehit ve yaralıya rağmen, hedefine ulaşamayan bir düşman varken karşıda kararlılıkla zafere doğru yol alan bir Hamaslı mücahitlerin iradesi var. Gazzeli mazlumların kanları bugün Emperyalizmin merkezi olan Washington’da Beyaz Sarayı, Avrupa’da meclisleri, Siyonizm’in Tel Aviv’deki saraylarını titretmektedir. Aynen Kerbela’da akan Ehli Beytin kanı nasıl ki Yezidin zulüm dolu düzenini yıktıysa Gazzeli Müslümanların da bugünkü direnişi 1. Dünya Savaşından sonra kurulan zulüm düzenini yıkacaktır inşallah. Sokaklara dökülen her milletten her dinden insan Gazzeli şehitlerin kanlarıyla zalim düzenlere başkaldırmaya başladı. Her gün dünyanın farklı coğrafyalarında küresel emperyalizme itiraz sesleri yükseliyor. İşte tarih KANIN KILICA GALİB GELDİĞİNE TEKRAR ŞAHİTLİK EDİYOR.
Buradan Muharrem ayının 10. Günü, aşure gününde 72 Yareni ile şehit olan; evlad-u iyali, kızları, gelinleri, bacısı esir düşen; tüm bu acılara göğüs gerip Allah’ın dininin ikamesi için dedesinin kurmuş olduğu devletin muhafazası için şehit düşmüş şehitler şahı Hz. Hüseyin’e selam ediyoruz. Hz. Habil’den Hz. Hüseyin’e, Hazreti Hüseyin’den günümüze, günümüzden kıyamet gününe kadar gelmiş, geçmiş ve gelecek olan bütün şehitlere selam olsun.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "çerez politikasını" inceleyebilirsiniz.