Euro

49,5529

Dolar

42,5228

Altın

5.743,85

  • Ekleme: 10.11.2025 16:23 Güncelleme: 10.11.2025 16:24

Şap Felaketi: Köylünün yalnızlığı ve sütün acısı

Türkiye’nin bereketli topraklarında hayvancılık bir zamanlar umut demekti.

Son aylarda şap hastalığı kara bulut gibi çöktü üstümüze.

Özellikle Güneydoğu Anadolu’da, başta Gaziantep olmak üzere Kahramanmaraş ve Şanlıurfa gibi illerde inekler bir bir can veriyor. Gaziantep’in merkezindeki Osmanlı Mahallesi’nde son üç ayda en az 100 inek şap kurbanı oldu. Bayramlı Mahallesi’nde 50’ye yakın inek öldü. Şahinbey ilçesine bağlı Dülükbaba civarındaki küçük aile işletmelerinde 30-40 hayvanlık kayıplar yaşandı. Kahramanmaraş’ta Ekinözü ve Pazarcık ilçelerinde 200’den fazla inek telef oldu. Şanlıurfa’da Viranşehir ve Siverek’te 150’ye yakın vaka bildirildi. Bu ölümler yalnızca hayvan kaybı değildir; köylünün geçim kaynağı, çocuklarının sütüdür.

Türkiye geneline baktığımızda tablo daha vahimdir. Tarım ve Orman Bakanlığı ile TÜSEDAD’ın 2025 raporlarına göre ilkbahar salgını sırasında ülke çapında 10 binden fazla inek şap nedeniyle öldü. Süt veriminde yüzde 80’e varan düşüşler yaşandı. Buzağı kayıpları binlerle ifade ediliyor. Bu rakamlar 2024’ün son aylarındaki vakaların iki katıdır. Süt üretimi Şubat 2025’te bir önceki yıla göre yüzde 5,4 azalarak 857 bin tona geriledi. Yıllık toplamda 22 milyon tonu zor aşacağız. Şehirlerin rafları boşalıyor. Süt fiyatları uçuyor. Köylüye damla bile kalmıyor.

Gaziantep gibi süt üretiminde kritik bir ilde günlük 500 tonluk ihtiyaç karşılanamıyor artık.Köylülerimiz çaresizdir; inekleri bir bir telef olurken gözyaşları içinde ahırlarını terk ediyorlar. Bu çaresizliğin en büyük nedeni hastalıkla mücadeledeki yüksek maliyetlerdir. Güneş görmeyen hayvanlar için hayati önem taşıyan “Adem’in” adlı ilaç eskiden 90 lirayken şimdi 500 liraya fırlamıştır. Bir ineğe üç gün vurulan antibiyotik Silinox 300 liradan 1200 liraya çıkmıştır. Ağrı kesici ve ateş düşürücü ilaçlar 300-400 lira arasında seyretmektedir. Memedeki iltihabı temizleyen ilaçlar da cabasıdır. “Bizi zor durumda bırakıyor, ne yapacağımızı bilemiyoruz,” diyor bir çiftçi. Üstelik 150 bin lirayı bulan inek fiyatları, ölen hayvanın yerini doldurmayı imkânsız kılmaktadır.

Tedavi masrafları ağırdır; veteriner hizmeti uzaktır. Hastalık ayakkabılarla bulaştığı için korku salmaktadır. İneği ölen köylü toplumdan dışlanmaktadır; çarşıya çıkamamakta, camiye gidememekte, bakkala uğrayamamaktadır. Pandemi günlerindeki gibi evlere kapanmaktadırlar. Psikolojileri bozulmaktadır. Hayvanlarını gizli gömmektedirler ki komşu dışlamasın. “Devlet nerede? Yalnızız!” feryadı her ahırdan yükselmektedir.

Yetkililerin bu felakete karşı tedbirleri yetersiz kaldı. Aşı stokları var deniyor. SAT-1 suşu gibi nadir virüsler karşısında rutin programlar çöktü. Pazarlar Haziran’da “acele” emriyle kapatıldı. Yayılma durmadı.

Tarım Bakanlığı çiftçiye profesyonel destek sunmuyor. Hayvancılıkta ve tarımda yetersizlik kronikleşti. Köylüler kendilerini yalnız hissediyor. Mesleği bırakıyor. Ülke
de her gün çiftçi azalıyor. Oysa biz hayvansal gıdada ve tarımda ihracatçı olmalıyız. Gerçek başkadır. Kırmızı et ve süt ürünleri için yıllık ithalat 2 milyar doları aşmaktadır. TÜİK verilerine göre süt üretimimiz 2024’te yüzde 4,7 artsa da 22,5 milyon tondur. Talep 25 milyonu aşıyor. Farkı ithalat kapatıyor. Et ithalatı 15 yıldır kesintisizdir. Toplam 12 milyar dolar harcadık son 15 yılda.

Medya da duyarsızdır. Bu trajedi manşetlerde yoktur. Medya sessiz kalmaktadır. köylünün feryadını duyan yok! Köylünün gözyaşlarını, hayvanlarının ölümünü ekranlara yansıtan yok! Sitemimiz büyüktür. Neden sessizsiniz?

Bu metnimizi süt aldığım köylü kardeşlerimin sessiz feryadını ifade etmek için yazdık. Çünkü durumlarını bize izah ettiler ve bizden yardım istediler. Biz de bu durumu yetkililere ifade etmek niyetiyle bu metni kalem aldık. Malumu ilan etmek yetmiyor.Peki, çözümün nedir? diye soracak olursanız;
Öncelikle şap mücadelesi şarttır. Köylülere ucuz inek alımı için devlet teşviki verilmelidir. Yavru inek dağıtımıyla sürüler yenilenmelidir. Hayvan hastalıklarında masraflar ağırdır. Aile hekimliği gibi her köye ücretsiz veteriner tahsis edilmelidir. Hayvan sağlığı ocakları kurulmalıdır. Gelişim ve takipleri devlet üstlenmelidir. Veteriner istihdamı artırılmalıdır. İlaç desteği verilmelidir. Adem’in, Silinox gibi ilaçlar sübvanse edilmelidir. İnek üretimi ve bakımı için çiftçilere eğitim verilmelidir. 150 bin liralık fiyatlar düşürülmelidir.Genel olarak tarım ve hayvancılık geliştirilmelidir. Tarım Bakanlığı çiftçiye danışmanlık sunmalıdır. Ziraat mühendisleri istihdam edip ürün yönlendirmesi yapmalıdır. Dijital izleme sistemleri kurulmalıdır. Sınır kontrolleri sıkılaştırılmalıdır. Aşılama programları suşa göre güncellenmelidir. Biyogüvenlik teşvikleri verilmelidir. İthalat yerine yerli ırk ıslahı desteklenmelidir. Yem bitkisi üretimi artırılmalıdır. Girdi maliyetleri düşmelidir. Kırsal kalkınma için kooperatifler güçlendirilmelidir. Genç çiftçilere hibe verilmelidir. Böylece ihracatçı oluruz. Süt ürünlerinde 400 milyon doları aşan potansiyelimizi harekete geçiririz.

Başka ülkelerden örnekler yol göstericidir. Hollanda’da “VetMelk” projesiyle her çiftliğe bağlı mobil veteriner ekipleri kuruldu. Hastalık erken teşhis ediliyor. Süt verimi yüzde 15 arttı. Yeni Zelanda’da “DairyNZ” kooperatifi çiftçilere ücretsiz genetik danışmanlık veriyor. Yerli ırklar geliştiriliyor. İhracatları 7 milyar doları aştı. Biz de benzer modellerle şapı yener, bereketi geri getiririz.

Ey yetkililer, köylünün feryadını duyun. Şap bitsin, süt aksın. Yoksa bereketli topraklarımız çöl olur.

İnsanımızın Dünya Vakfı ve saadet ve selameti için hayırlı işler yapmak dileğiyle... (ABDULKADİR AYDOĞAN)

Yazarın Diğer Yazıları
Günün Yazıları

Çerez Politikası

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "çerez politikasını" inceleyebilirsiniz.