Euro

47,7544

Dolar

40,7865

Altın

4.383,34

  • Ekleme: 05.07.2025 16:58 Güncelleme: 05.07.2025 16:59

Bugün günlerden 10 Aşure 1447

Bugün günlerden hicri takvime göre 10 Aşura 1447. Aşure günü denince aklımıza Hazreti Hüseyin gelir, Kerbela gelir.

Aşura denince aklımıza Ali Beyti Mustafa gelir. Aşure denince aklımıza dedesinin kurduğu devleti, sistemi muhafaza etmek için Kerbela'da mazlumca öldürülen, şehitler serdarı Hz. Hüseyin Efendimiz gelir.

Aşure denince aklımıza İslam'ın hem ibadete hem de siyasete hükmeden bir din olduğu gelir.

İslam'ın ibadetine iman ettiğini söyleyeyip İslam'ın siyasi yönünü inkar eden, bununla kalmayıp Müslümanları öldüren Yezid gibi katiller gelir. Aşure gününü anlamak o günde yaşanan olayları yad etmek Müslümanların daima diri kalmasına, birlik beraberlik içerisinde yaşamasına vesile olacağı kanaatindeyiz.

Dikkat ettiyseniz hicri takvimin son ayı olan Zilhicce ayında, Allah azze ve celle bizlere Hz. İbrahim'i, teslimiyeti, Hz. İsmail'i, Hz. Hacer'i, İbrahim (a.s.) ve ailesini misal veriyor.

Bizler Zilhicce ayında Hz. İbrahim'in menasiklerini, kurban kesme, tavaf etme, hacc yapma, umre yapma, Arafat, Mina, şeytan taşlama, Sefa-Merve arasında say yapma... Kısacası İbrahim(a.s.) ve ailesinin yapmış olduğu amel ve ibadetleri tekrarlıyor, onların hatıralarını zihinlerimize nakş ediyoruz. Zilhicce ayı İbrahim Aleyhisselam'ın ayıdır desek hata yapmış olmayız. Bununla birlikte zilhicce ayından hemen sonra gelen yeni yılın ilk ayı olan Muharrem ayında da Allah azze ve celle önümüze Ali Beyti Mustafa'yı koyuyor. Hz Hüseyin'i koyuyor. Kerbela'da Hazreti Hüseyin’le can veren Ashabul Hüseyin'i önümüze koyuyor. Onların misyonunu mücadelesini önümüze koyuyor.

Muharrem ayı denince aklımıza Hazreti Zeynep geliyor. Bir kadın olmasına rağmen Hz. Hüseyin'in feryadını, Hüseyin'in misyonunu, Hüseyin'in davasını, şehir şehir diyar diyar anlatmakla kalmayıp Yezid'in sarayında da haykıran bir Zeynep geliyor. Muharrem ayı denince Kerbela'da sağ kurtulan, hasta olduğu için öldürülmeyen, babasının misyonunu ömrünün sonuna kadar topluma aktaran Ali Bin Hüseyin geliyor. Namı diğer İmam Seccad, İmam Zeynel Abidin geliyor. Muharrem denince aklımıza Kerbela'daki vahşete şahit olan Hazreti Hüseyin'in biricik oğlu İmam Seccad'ın dualarından müteşekkil olan Sahife'yi Seccadiye'den gökyüzüne yükselen nidalar geliyor. Muharrem ayı denince aklımıza yeni bir yıl, yeni bir başlangıç, yeni bir hayat geliyor.

Muharrem ayı denince aklımıza, İslam'ın devlet olmasına engel olan, İslam'ın sistem kurmasına engel olan, İslam'ın egemenliğine engel olan Yezid ve türevleri ile mücadele etme geliyor. Bu vesile ile İslam'ın ibadetlerine iman ettiği halde İslam'ın siyasi yönünü inkar edenlerin, Ali Beyti Mustafa tarafından küfürle damgalandığını ve onların imanlarının kabul edilmeyeceği gerçeğini anlamış oluyoruz.

Aziz müslümanlar, bugün günlerden aşura... Bugün Hz.Hüseyin'in susuz olarak vahşice katledildiği gündür. Bugün Peygamberimizin ailesinin 72 tane Allah Resulünün zürriyetinden gelen insanın şehit edilip daha sonra mübarek başlarının mızraklara takılarak Küfe'den Şam'a kadar şehir şehir dolaştırıldığı günün başlangıcıdır. Bugün peygamberin kızı Hz. Zeynep'in Hz. Hüseyin'in hanımlarının ve kızlarının Hz.Hasan'ın gelinlerinin ve kızlarının yani Resulullah'ın mahremlerinin esir edildiği gündür.

Peki, tüm bu belalar, musibetler peygamberin ailesinin başına niçin geldi? Bu sorunun anlaşılması gerekir. Bu soruyu anlamayan İslam ümmeti her çağ ve zamanda kafir ve münafıklara mağlup olmaya mahkumdur. Eğer Hazreti Hüseyin Medine'de otursaydı, namazını kılıp Yezid'in siyasetine hiç karışmasaydı emin olun Yezid hükümeti Hazreti Hüseyin'e maaş bağlardı.

Okuduğumuz Kur'an, kıldığımız namaz biz Müslümanları İslam'ın yeryüzüne egemen olması için mücadele etmeye sevk ediyor. Peygamber Efendimiz devlet kurmuş bir insandır. Öyle bir nizam öyle bir sistem kurdu ki eğer biz İslam ümmeti onun kurmuş olduğu nizamı sistemi muhafaza edebilseydik kıyamet gününe kadar yeryüzüne egemen olan bir ümmet olacaktık. Ne yazık ki muhafaza edemedik. Hz.Hüseyin Yezid'e başkaldırmış olmasaydı İslam nizamını bugün konuşamayacaktık bile. İslam egemen bir dindir. Devletin her kademesine, her kanun ve yasaya müdahale edebilen bir dindir. Kur'an'ın siyasi ayetleri var. Hukuk ilminden anlayanlar çok iyi bilir. Aile hukuku, ceza hukuku, ticaret hukuku, anayasa hukuku başta olmak üzere bir devletin hukuk sistemi ile ilgili her konuda nas dediğimiz mefhumda yani Kur'an ve sünnette hükümler vardır. Bu hükümlerin icra olabilmesi için İslam'ın kamusal alanına hükmetmesi gerekir. İslam'ı siyasetten uzaklaştırmak İslam'ı kamusal alandan uzaklaştırmak Allah'a ve resulüne savaş açmaktır.

Yezit din işleriyle devlet işlerini birbirinden ayırmak isteyen, devleti kendi heva ve hevesine göre yönetmek isteyen, dışı Müslümanlara benzeyen zalim biriydi. Bugün islam coğrafyasında Yezid'e benzeyen birçok yönetici var. Dışı Müslümanlara benziyor ama içi kafirlerden... Ben müslümanım diyor ama İslam'ın hükümlerini yönetmiş olduğu devlete yansıtmak istemiyor. İşte Hazreti Hüseyin'i anlamak demek İslam'ın siyasi yönünü anlamak demektir. Buradan bütün alimlerimize, hocalarımıza, Allah'ın kendisine yazma kabiliyeti verdiği yazarlarımıza, Allah'ın kendisine hitabet yeteneği verdiği alim ve hocalarımıza sesleniyoruz:

Gelin, milletimize Hazreti Hüseyin'i ve onun misyonunu izah edip anlatalım. Hazreti Hüseyin'i anlayan bu millet bütün gücüyle diyecektir ki "KAMUSAL ALANDA İSLAM!"

Türkiye Cumhuriyeti devleti 1921 anayasasına göre bir İslam Cumhuriyeti'dir. 1921 Anayasası'nın ikinci maddesinde "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin dini islamdır." ibaresi ve 7. maddede geçen "...Kavanin ve nizamat tanziminde muamelâtı nâsa erfak ve ihtiyacatı zamana evfak ahkâmı Fıkhiye ve hukukiye ile âdap ve muamelât esas ittihaz kılınır..." bu madde Türkiye Cumhuriyetinin ilk kuruluşunda bir İslam Cumhuriyeti olduğu gerçeğini ortaya koyuyor. Bu maddelere göre Türkiye Cumhuriyeti ilk kuruluş yıllarında Şer'i hükümlerle, kanun ve yasa oluşturacağını halka beyan etmiştir. Fakat 1924'teki değişiklikler ve daha sonraki değişiklikler ve Türkiye Cumhuriyeti'nin bir İslam Cumhuriyeti olmaktan çıkartmış, olduğu Cumhuriyeti Müslüman halkımızdan uzaklaştırmıştır. Günümüz yöneticileri Türkiye Cumhuriyeti'ni, İslam dinimize yaklaştırmalı yeni bir anayasa hazırlanırken İslam'ın hükümleri Allah'ın emirleri göz ardı edilmemelidir.

Hz. Hüseyin denince akla anayasa gelmelidir, devlet yönetimi gelmelidir. Devleti yöneten insanın tutum ve davranışları gelmelidir. Bağımsız yargı gelmelidir. İslam'ın hükümleri ve egemenliği gelmelidir. Haydi gelin Muharrem ayı boyunca bunları konuşalım. Yazımızı Hz Hüseyin'in mübarek bir sözü ile bitirmek istiyoruz.
Hz.Hüseyin der ki:
"Allah'ım! Sen biliyorsun ki, bizim tarafımızdan gerçekleşen kıyam, saltanat için yarışmak ve değersiz dünya mallarından bir şeye ulaşmak için değildir. Senin dininin (öğretilerini) öğretmek, ıslahat yapmak, mazlum kullarına emniyet ve güvence kazandırmak, İslam'ın farzları ve Resulullah'ın sünnetleri ve hükümleriyle amel olunmasını sağlamak içindir."

Allah'ım Hazreti Hüseyin'e selam eyle.

Kerbela'da Hazreti Hüseyin'le beraber şehit olan Hz. Hüseyin'in ashabına selam eyle. İslam'ın egemenliğini yeryüzüne hakim kılmak için mücadele eden dininin mücahitlerine selam eyle. Hz.Hüseyin gibi senin dinini yeryüzüne egemen kılmak için can vermiş bütün şehitlere selam eyle. Hicret'in 1447. yılında İslam ümmetini tek çatı altında topla, yeryüzüne egemen olan bir ümmet olmayı tekrardan Müslümanlara nasip eyle Allah'ım. Müslümanlara öyle bir Nizam kurmayı nasip et ki kıyamet gününe kadar hiçbir zaman ve mekanda kafir ve münafıklar Müslümanlara galebe çalmasın. Müslümanları bütün zaman ve mekanlarda kafir ve münafıklara karşı galip getirt.

Yazarın Diğer Yazıları
Günün Yazıları

Çerez Politikası

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "çerez politikasını" inceleyebilirsiniz.