43,6618
38,4409
3.989,41
Toplumsal hayatı en çok etkileyen kesim, memur kesimidir. Memura verilecek her zam, topluma yapılan bir ikramdır; çünkü memur almış olduğu parayı halkın içinde harcayan halkın insanıdır. Dolayısıyla egemenliğini pekiştirmek isteyen hükümetler, toplumun refah düzeyini arttırmak isteyen yöneticiler, devlet içerisinde çalışan memurunun yüzünü güldürmelidir.
Halihazırda başta temel gıda olmak üzere hayatın her alanındaki zamlar, sabit gelirli olan memurları ve işçileri ciddi anlamda sıkıntıya sokuyor. Yıllarca okumuş, devlet kademesinde bir görev almış; öğretmenlerin, memurların ve memur statüsünde çalışan diğer personellerin insan onuruna yakışır bir hayatı sürdürebilmesi için maaşlarda ciddi iyileştirmelere ihtiyaç var. Başta Memur-Sen’in ve diğer sendikaların memur ve işçi maaşlarıyla ilgili öneri ve talepleri göz önünde bulundurulmalıdır. Özellikle Asgari Ücret düzenlemesinde sabit ücretliyi, dar gelirliyi gözetme konusunda hükümeti ve tüm tarafları hassas olmaya davet ediyoruz. Sabit gelirli vatandaşlarımızı ilgilendiren sendikalarla hükümet arasında görüşmelerin yoğunlaştığı şu günlerde görüşmelerin olumlu sonuçlanmasını arzuluyoruz. Hükümetin kira ve ağırlaşan yaşam koşulları karşısında memurun alım gücünü yükseltmek için hassasiyet gösterileceğine inanıyoruz.
Ocak’ta RefahPayı ile memur gözetilmeli, alım gücü yükseltilmelidir.
Halihazırda memurların almış oldukları maaşlar, temel gıdalara dahi yeterli gelmiyor. Memurlar, mevcut zamlar karşısında almış oldukları maaşların eridiğini ifade ediyor. Bu durumun başta öğretmenler içerisinde olmak üzere devlet dairesinde çalışan tüm memurlar arasında ciddi sıkıntılara sebebiyet verdiğini sahada olanlar bilirler.
Memur Sen’in her fırsatta dillendirdiği memura refah payı, hak ettiği şekilde verilmelidir. Kamu İşveren Heyeti yetkili sendikaya yani Memur Sen’e kulak vermelidir. Hatalı kararlar varsa düzeltilmelidir. Unutulmamalıdır ki hükümetleri ayakta tutan en önemli unsur memurdur. Bir devletin memuru karnını doyurmaktan aciz kalır, evini ısıtmaktan, arabasının deposunu doldurmaktan mahrum kalırsa o devlette ciddi sıkıntılar baş gösterir.
Memura verilen her kuruş, aslında halkın kendisine veriliyor. Dolayısıyla halkını rahatlatmak isteyen, halkına ikramda bulunmak isteyen bir hükümetin, memurun karnını doyurması, memurun refah seviyesini yükseltmesi gerekir.
Başta memurlar olmak üzere asgari ücret alan işçilerin ciddi endişeleri var. Nedir bu endişeler? Memurların bizzat ağzından çıkan şu cümlelere hükümetin kulak vermesi gerekir:
- Ne kadar maaş alsam da elektrik faturasına zam geldikten sonra temel gıdaya zam geldikten sonra ne işe yarar?
-İstedikleri kadar maaşlara zam yapsınlar, temel gıdadaki astronomik artışlara engel olmadıktan sonra bir işe yaramaz.
-Hükümet maaşa zam yapsa da paranın alım gücünün düşmesine engel olunmadığı müddetçe toplumun refah düzeyi yükselmez.
-Temel gıdalardaki tekelleşmeye, akaryakıtın sürekli artışına; serbest piyasayı bahane edip başta ev fiyatlarını, kira fiyatlarını haksız bir şekilde yükselten istismarcılara hükümet engel olmadıktan sonra sabit gelirli vatandaşlarımız mağdur olmaya devam edecek.
Öyleyse hükümetin ne yapması gereken:
Memura, emekliye ve asgari ücretliye vermeli, zamları durdurmalıdır. Daha önceden soğanı, patatesi zamlandıran şeytani yapılar, şimdi insanın ihtiyaç duyduğu tüm gıda maddelerine zam yaparak akaryakıt başta olmak üzere elektrik, su gibi insanın temel ihtiyaçlarını da her fırsatta zamlandırıyorlar. Hükümet özellikle Ocak ayı ile beraber zam yapma fırsatı gözetleyen fırsatçılar göz açtırmamalıdır. Sabit gelirliye verilen zammın fiyat artışlarıyla erimesinin önüne geçilmelidir. Ocak ayı itibariyle bu tıkanmışlık giderilmeli, piyasalara bir düzen verilmeli, paramızın alım gücünü arttıracak tedbirler alınmalıdır.
Son günlerde Televizyon ekranları başta olmak üzere halkımızın inanç değerlerine yönelik saldırılar var. İslami dernek, vakıf ve camaatlere yapılan saldırılar milletimizin inancına yönelik yapılan saldırılardır. Bu ülkedeki cemaatler bu ülkenin Kuvayi Diniye’sidir. Nasıl ki Kuvayi Milliye bu milletin vatanını kurtarmak için emperyalizmle savaştıysa İslami cemaatler de küresel emperyalizmin işgalci kültür ordusuyla mücadele etti ve ediyor. İslami değerlerimize yapılan saldırıların bireysel bir saldırı olduğunu düşünmüyoruz. Bunların tamamının planlı, organizeli, tek bir kalemden çıkan şeytani faaliyetler olduğu kanaatindeyiz. Konuyla ilgili hükümetin başta insanımızın insan onuruna yakışır bir refah düzeyine erişmesi için gerekli tedbirleri alması hayati derecede önemlidir. Bununla birlikte İslami değerlerimize saldıran şeytani güçlere karşı da tedbir almasının hayati derecede önemli olduğunu hatırlatmak isteriz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “İslam düşmanlığı virüsü ile de mücadele ediyoruz." 28 Kasım 2020'de yaptığı bir konuşmada bu cümleleri söylemişti. Son günlerde ülkemizde de İslam düşmanlığı virüsü hızla yayılıyor. Yetkililere duyurulur.
İlahi hükme muvafık düşecek hüküm verme melekesine sahip hükümetlere kavuşmak duasıyla…
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "çerez politikasını" inceleyebilirsiniz.