43,6618
38,4409
3.989,41
Zorunlu eğitimin 12 yıla çıkmasıyla birlikte birçok problemler oluştu. Bu problemlerin başında öğretmenlere saygının azalması geliyor. Okul ortamına uyum sağlayamayan, gidecek başka yeri de olmayan gençler; mecburi ve zorunlu eğitimden dolayı agresifleşiyor. Okula gitme zorunluluğu olan fakat okul okumak istemeyen, mevcut eğitimin kendisine fayda sağlamadığını düşünen öğrenciler; özellikle ergenlik çağından sonra öğretmenlere ciddi problemler çıkartıyor.
Televizyon kanallarında, sosyal medyada; öğrenciler tarafından dövülen, alay edilen hakaret edilen öğretmenlerin acınacak halleri insaf sahibi herkesi üzüyor. Disiplin suçlarını işleyen öğrencilerin zorunlu eğitim kapsamından kaynaklı en fazla okul değişikliği cezası alması yani yapmış olduğu suça bedel olacak cezaların olmaması gençlerin öğretmenlere olan pervasız tutumlarının artmasına sebep oluyor. Bu ülkede herkesin ortak kanaati öğretmenlerin itibarının gün geçtikçe azalması ve bu da eğitim öğretimi olumsuz yönde etkilemesidir.
Bu problemin çözümü olarak zorunlu eğitim uygulamasının son verilmesini öneriyoruz. Ortaokul itibarıyla meslek okullarının oluşturulmasını acilen talep ediyoruz. İmam hatip ortaokulları ile İmam Hatip liseleri artık iç içe aynı okullarda kurulmaya başlandı. Bu tutumun doğru olduğunu düşünüyoruz. Aynı yöntemle meslek liseleri, meslek ortaokulları oluşturularak gençler kabiliyet ve yeteneklerine göre ortaokuldan itibaren branşlaşmalıdır. Diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi zorunlu eğitim 8 yılı geçmemelidir.
Özellikle meslek liselerinde çocuklar ortaokuldan itibaren para kazanabilmeli, ekonomiye mesleki alanda yeterli olduğu sahada üretime katkı sunabilmelidir. Yani üreten okullar, üreten öğretmenler, üreten öğrenciler oluşturmalıyız. Eğitim ülke ekonomisinin parasını yiyen bir saha olmamalıdır. Bilakis eğitim, ülke ekonomisine kazandıran bir sisteme devşirilmelidir. Üreten, ürettiğinin karşılığını alan öğretmenler, idareciler, öğrenciler ve okulların olması demek eğitim öğretimin toplumdaki karşılığının artması demektir.
Bugün veliler, okula, öğretmene, eğitime yeterince önem vermiyorlar. Eğitimi önemsemeyen velilerle yapılan anket ve mülakatların neticesinde anlaşılıyor ki üniversite mezunu olmasına rağmen atanamayan binlerce gencin başıboş olması, meslek sahibi olmaması, eğitiminin karşılığını alamaması toplumun eğitime olan güvenini sarsıyor. Bu güvensizlik ortamı, öğrencilerin derslere lakayt kalmasına, öğretmeni umursamamasına ve doğal olarak okul ortamında disiplin sorunlarının oluşmasına sebep oluyor. Bu disiplin sorunlarının zaman içerisinde öğrencilerin agresif davranışlarla öğretmeni darp edip hakaret etmesine, öğretmenin izzeti nefsiyle oynamasına kadar vahim olaylarla sonuçlanıyor. Eğitim Sendikaları, öğretmenin can güvenliğinin olmadığını ve devletin öğretmenin canını muhafaza etmesi gerektiği ile ilgili kitlesel açıklamalar defalarca yaptılar. Evet, okullarda öğretmenler ciddi anlamda öğrenciler tarafından hakaretlere maruz kalabiliyor.
Öğretmenler sınıf içerisinde otorite oluşturamıyor, ders düzeni sağlamakta ciddi anlamda problemler yaşıyorlar. Öğretmene hakaret eden, suç işleyen öğrenciler hak ettikleri cezayı almıyorlar. Suça karışan, sınıf düzenini, okul ortamını bozan birçok öğrencinin olması okul idarelerini ve öğretmenlerini çaresiz bırakıyor. Bu durumda öğrenciye müdahale edemeyen, eğitim öğretimin içerisinde onu yetiştiremeyen, öğrencisiyle sürekli problemler yaşayan, stres yüklü öğretmenler ve şikayet dolu okul idareleri toplumda bir hayli artıyor.
Çocuklarımızı terbiye eden ve eğiten öğretmenlerimizin sağlıklı bir ortamda ders verebilmesini sağlamak devletin asli vazifesidir. İnsanlarımızın eğitim öğretimle ilgili talep, şikayet ve önerileri dikkate alınmalı; zorunlu eğitimin getirmiş olduğu sıkıntılar profesyonel kadrolarca tespit edilip raporlaştırılmalı ve bu problemin çözümü ile ilgili toplumsal mutabakatla bir neticeye varılmalıdır.
Özellikle;
-Meslek ortaokullarının ve meslek liselerinin birlikte aynı okullarda olmasını,
-Eğitimin ekonomiye katkı sağlayan kurumlara dönüşmesini,
-Öğretmenin itibarının artması için disiplin yönetmenliklerinin tekrardan düzenlenmesini,
-Öğretmenin itibarını, sınıf içerisindeki otoritesini arttıracak düzenlemelerin getirilmesini,
-Öğretmenin itibarına suikast yapan basın yayın organlarına gerekli cezaların ve müeyyidelerin uygulanmasını,
Talep ediyoruz.
Yine;
- Eğitim içeriği ile ilgili içerik oluşturan sosyal medya kullanıcıları, televizyon programcıları, radyo programcıları genel anlamda belli kurallar ve kaideler içerisinde program üretmeleri sağlanmalıdır. Eğitimin itibarını zedeleyen içerik üreticilerine devletin güvenliğini sarsmak, toplumu eğitim öğretime karşı olumsuz yönlendirmek gibi terörle eş derecede olacak kadar ciddi ve caydırıcı cezalarla kötü niyetli insanlar engellenmelidir. Bugün basım yayın aracılığıyla öğretmenler itibarsızlaştırılıyor. Öğrenciler eğitime, okula yönelik yanlış tutum geliştirmelerine sebep olacak içerikler bir hayli fazladır. Eğitimi ve eğitimciyi koruyacak basın yayının sorumsuz içerikler üretmekten vaz geçirecek caydırıcı tedbirler alınmalıdır.
Tüm bunları göz önünde bulundurarak eğitimle ilgili daha ciddi ve somut adımlar atılmasını talep ediyoruz.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "çerez politikasını" inceleyebilirsiniz.