"Küresel Sumud Filosu, Gazze ablukasını kırmak üzere tarihi bir yolculuğa çıkmıştır"
Konuşmasının başında Gazze’deki zulümlere dikkat çekerek Sumud Filosunun misyonuna değinen Demir, "Gazze halkı, 700 günü aşkın süredir tarihin en ağır kuşatma ve saldırılarından birine maruz bırakılmaktadır. Abluka, sistematik aç bırakma politikaları ve aralıksız bombardımanlar; kadın, çocuk, yaşlı demeden binlerce sivilin ölümüne yol açmıştır. Bu insanlık suçunun başlıca destekçisi olan ABD, bugün sözde 'müzakere' söylemiyle dünyayı oyalarken, siyonist rejim Gazze’nin tamamını işgal etme hazırlıklarını pervasızca sürdürmektedir. Hükümetler caydırıcı ve somut adımlar atmaktan geri durmasına rağmen, 44 ülkeden vicdan sahibi aktivistler, Küresel Sumud Filosu ile Gazze ablukasını kırmak üzere tarihi bir yolculuğa çıkmıştır. Bu tarihi yolculuk, dünya vicdanının sesi ve direnişidir. Sivil bir insanî yardım girişimi olan Küresel Sumud Filosuna katılan aktivistlerin güvenliği, hükümetlerin hem hukuki hem de ahlaki yükümlülüğüdür." dedi.
"Filoda vatandaşları bulunan ülkeler, savaş gemileri veya sahil güvenlik unsurları ile Sumud Filosunun güvenliğini sağlamalıdır"
Demir, "Tunus limanlarında yola çıkma hazırlığı yapan Sumud Filosuna ait gemiler iki kez siyonist işgal rejiminin saldırısına uğradı. Eğer filoda vatandaşları bulunan ülke yönetimleri, işgal rejimine gerekli cevabı vermez ve filoya koruma sağlamazsa işgal rejiminin sabotaj ve saldırıları devam edecektir. Yapılan saldırılar şunu göstermiştir; filoda vatandaşları bulunan ülkeler, savaş gemileri veya sahil güvenlik unsurları ile Sumud Filosunun güvenliğini sağlamalıdır. Ayrıca filonun seyri sırasında deniz devriyesi kapsamında insansız hava araçları hava gözetimi yapılmalıdır. Filonun seyri esnasında deniz devriyesi kapsamında insansız hava araçları hava gözetimi yapmalıdır. Aksi halde Küresel Sumud Filosuna yönelik saldırılara karşı sessiz kalanlar, bu vahşetin ortağı olarak tarihe yazılacaklardır. Türkiye'den de 5 tane vekilimizin dahil olduğu Sumud Filosunun, milletvekillerimizin ve giden aktivistlerin korunması Türkiye'nin en önemli sorumluluklarından bir tanesi olarak kabul edilmeli ve bu şekilde hareket edilmelidir. Türkiye'nin bağımsızlığı, üniter yapısı ve özgün duruşu gereğince vatandaşları korumak onun en doğal hakkıdır. Bundan geri kalınması durumunda Türkiye'nin bağımsızlığına gölge düşeceği de herkes tarafından bilinen bir realitedir." ifadelerine yer verdi.