Türkiye’nin gündemi ekonomi...Artan fiyatlar, doların yükselmesi, kur farkı, Merkez Bankası, Çin modeli, asgari ücret vb. yediden yetmişe herkesin dilinde bu cümleler ve her kesimin gündeminde bu konular var. Tabi ki bu ülkede yaşıyoruz. Herkesin etkilenmesi ve gündem etmesi gayet doğal ama şu soruları da sormak gerekiyor. Ülkeyi bu duruma ekonomi yönetiminin yanlışları mı getirdi? Küresel çapta bir kriz mi var? Yoksa karaborsacılar mı? Acaba toplumun alışveriş ve lüks düşkünlüğü mü? Arz ve talep mi? Sorular uzar gider.

Temennimiz ekonomideki bu olumsuz durumun sona ermesi ve fakir fukaranın(zenginlerle beraber) gün yüzü görmesidir. 

Artan zamların nedeni araştırıladursun. Son günlerde sosyal medyada gezen bir yazı; tüm ekonomik sorunlara farklı bir bakış açısıyla bakmamıza vesile oldu veya olabilir.
Ünlü Hayatüs-Sahabe kitabı yazarı ve ümmetin Hint alt kıtasında yetiştirdiği büyük alim Yusuf El Kandehlevi’nin artan zamlara binaen verdiği ibretlik yanıt şöyle olmuştur. 
‘’Allah’ın yanında insan ve eşyanın durumu terazi gibidir. Hangisinin değeri düşse, diğerinin değeri artar.’’

Evet gerçekten başımıza gelen bela, musibet ve kıtlığa yanıt olarak bu söz olabilir mi acaba? Bu günlerde yaşanan olaylar bunu gösteriyor. Üç aylık bebeğini ölümüne döven bir baba(!), üç aylık bebeğini sobaya atan cani bir anne(!) iki yaşındaki torununu öldüren dede(!) ve daha niceleri...

İstanbul, uyuşturucu madde kullanımında dünya ikincisi olarak yer alıyor. Faiz gerek devlet eliyle gerekse de özel sektör ve şahıslar üzerinden rahatlıkla sömürü aracı olarak kullanılmaktadır. Türkiye’nin faiz borcu 180 milyar civarında (2020 verileri) bunun yanında alkol ve zina serbest bırakılıyor. 
Gelir dağılımı içler acısı bir vaziyettedir. Sosyal Adalet yerle bir olmuş. Gelir dağılımından en çok istifade eden %20’lik grup %47.5 alırken, en az istifade eden gruptaki %20 ise %5.9 almaktadır. Cezaevlerinde 270.000 civarında insan bulunmaktadır. Bunlar toplum olarak düzeltmemiz gereken durumlardır. Bunun yanında yapmamız gerekip de yapmadığımız şeyler var. 

Namaz, imandan sonra gelen en büyük hakikattir. Namaz, dinin direği ve kötülükten alıkoyan ibadettir. Namaz, müminin miracı olduğu gibi hiçbir şekilde de terkedilmesine izin verilmez. Namaz bu denli önemli iken ülkemizde namaz kılma oranı %30’u geçmiyor ve bu %30’un da kaçı sabah namazı ile güne başlıyor acaba?
Yine ülkemizdeki nüfusun %60’ı oruç tutuyor. Belaların sel gibi üzerimize gelmemesine vesile olan yaşlılarımızın 28000 civarında huzurevinde(!) yatmaktadır. Çocuk esirgeme kurumunda on binlerce çocuk var.
Böylesine üzücü tabloları uzatabiliriz ancak bu kadarı da durumumuzu görmek açısından yeterli sanırım.

İnsanın kıymet görmediği ve kapitalist dürtü ile dünya malı için kardeşlik hukuku, akrabalık, komşuluk vb. erdemlerin ortadan kalktığı bir çağda ne bekleyebiliriz. En takvalımıza dahi tozu bulaşan faizin bu kadar revaçta olduğu bir ülkede ne bekleyebiliriz. Zinanın serbest ama erken yaşta evlilik ve nafaka mağduru binlerce kişinin esir olduğu bir ülkede ne bekleyebiliriz. Hak, hukuk ve adaletin olmadığı yerde anarşi olur. Daha sonra ise kıtlık başlar.

Son cümle; Allah, insanı kulluk için yaratmıştır. İçindeki nimetleri de onun hizmetine sunmuştur. Nimet ise şükür ister, şükrü yapılmayan nimet zayi olur.

Vesselam...
 



Bu makale için yorum yaz

Not: Telefon ve E-Posta'nız gizlilik şartları gereği tarafımızca gizlenmektedir. "Yorum ve İsminiz" herkese görünür şekilde olacaktır. Hakaret ve buna dayalı tüm sorumluluk size aittir.