Başı önünde, düşüne düşüne gidiyordu. Omuzları çökmüştü. Selam verdim. Mecalsiz bir şekilde aldı. Üzüntü tüm bedenini kaplamıştı. Giydiği gömlek bile kendisini sıkmış olacak ki iki düğmesini açmıştı. Sanki sıkılan kalbine bir ferahlık gelir diye ön düğmelerini açmıştı. ’Nasılsın?’ diye sordum. ‘İstemeye istemeye ‘İyiyim Hocam!’ deyiverdi. Yüzünü sağa sola çeviriyor, bir an önce gitmek istiyordu. ‘Sanki iyi değilsin. Neyin var? Hasta mısın?’ diye sorunca ‘He ya hocam, Hastayım!’ dedi. ‘Hastalıklar üzüntüyle çoğalır. Kafana her şeyi takma! Her şeyi dert etme!’ deyince bana sitemle baktı. Derinlerden gelen bir sesle:’ Nasıl üzülmem, hocam! Benim damat kızımı dört çocuğu ile bırakmış. Başka bir kadınla nikahsız gönül eğlendiriyor. Evine barkına bakmıyor. Çocukları aç! Ben üç beş lira borç edip kızıma gönderdim.’
Bir baba! Kalbi gam ile dolmuş bir baba! Çevremizde böyle babalarla karşılaşmak artık sıradan oldu. Hepimizin çevresinde, yakınları arasında boşanmış bir kız, kocası serseri olduğu için baba evine gelmiş bir hala, teyze, bacı vardır. Hele bir düşünün! Toplumda çocukları ile perişan olan, nice kadın var. Bu kadınların haline üzülüp de kalp krizi geçiren birçok baba tanırım. Kızını, çocuklarını, torunlarını, emekli maaşı ile büyütmek zorunda kalan birçok dedenin mazlumca ve çaresizce hayatına şahitlik ediyoruz. Bu kadar istismarın nedeni ne? Babasız büyüyen çocukların günahını kim yüklenecek? Genç yaşta baba evine dönüp boynu bükük yaşamak zorunda olan kadınların mazlumiyetine kim ses verecek?
Bu sorunun asıl kaynağı insanın hayvanlar gibi cinsel hayatının sınırsız olmasını savunan İstanbul Sözleşmesi ve bu sözleşmeyi halkımıza dayatan şeytani yapılardır. Evet, insanın cinsel hayatı hayvanlarınki gibi olamaz! Çünkü insan eşiyle, çocuklarıyla, annesi, babası, kayınbabası, kayınvalidesi ile toplumsal bir varlıktır.
Hayvanlar aleminde sınırsız bir cinsel yaşam olabilir. Hayvanlar, cinsel ihtiyaçlarını giderirken herhangi bir kurala, örfe, ananeye, dine bağlı olmayabilirler. Ama insan hayvan gibi yaşayamaz. Sınırsız bir cinsel özgürlüğü savunamaz. Zinayı, eşcinselliği, gayri meşru ilişkiyi insanoğlu savunamaz. Çünkü Yüce Allah: ‘Velaqad kerramna beni Adem’ derken Adem’in çocuklarını şanlı, kerim, şerefli olarak yarattığını belirtiyor.
Allah azze ve celle insanoğlunu şerefli, kerim, haysiyetli, izzetli kılan namus mefhumunun muhafazası için bakın ne diyor: Nur Süresinin 30 ve 31. ayetlerinde: “Mümin erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar. Bu onlar için daha arındırıcıdır. Allah onların bütün yaptıklarından haberdardır. Mümin kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar. Dışarıda kalanlardan başka ziynetlerini göstermesinler. Başörtülerini yakalarının üzerinden bağlasınlar. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, başka kadınlar, hizmetlerinde bulunan köleleri ve câriyeleri, cinsel arzusu bulunmayan erkek hizmetçiler, kadınların cinselliklerinin farkında olmayan çocuklar dışında kimseye süslerini göstermesinler. Yürürken, gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler! Hepiniz Allah’a tövbe edin, umulur ki kurtuluşa erersiniz!”