Halk siyasilerin ve siyasetin dilinin birleştirici olmasını istiyor

Halk siyasilerin ve siyasetin dilinin birleştirici olmasını istiyor

Türkiye’nin birçok sorunun temelinde siyasetçilerin ötekileştiren, ayrıştıran ve zaman zaman argoya varan dilinin yattığını belirten vatandaşlar, siyasetçilerin halka örnek olması gerektiğini belirtiyor.


Siyasette kullanılan dil ülkenin en önemli sorunlarından birisi haline gelirken toplumu ayrıştırıcı dil kullanan siyasilerin bu tutumundan vatandaş memnun değil.

Siyasetçilerin dilinin itidalli olmasını isteyen vatandaşlar, toplumu ayrıştıran, kutuplaştıran, inanç ve değerlerinden uzak olan, sert dil kullanan, ülkenin ve halkın menfaatinden daha çok kendi menfaatini ve çıkarını düşünen siyasetçi istemiyor.

Siyasilerin ve siyasetin dilinin nasıl olması gerektiği ile ilgili İLKHA’ya konuşan Gaziantep halkı, siyasetin ve siyasilerin konusunun toplumu ayrıştırmak ve bölmek yerine toplumu birleştirmek olmasını istediklerini söylediler.

“Siyasetçilerin dili gittikçe sertleşiyor”

Siyasetçilerin halka örnek olması gerektiğini belirten Murat Cem Ay, “Son günlerde ekranlarda izlediğimiz kadarıyla siyasetçilerin dili gittikçe sertleşiyor. Biz bu sert tavırlardan yana değiliz. Bütün siyasetçilerin yumuşak bir tavır ve dil kullanmasını istiyoruz. Sert dille birbirlerine zarar verdikleri gibi ülkemize de zarar veriyorlar. Dolayısıyla bu durumda toplum olarak bizleri huzursuz, rahatsız ediyor. Bütün siyasetçilerden beklediğimiz ortak dil, insani değildir. TBMM'de bulunan siyasetçiler milletin vekilidir. Milletin vekilleri kutuplaşmaya ve ayrışmaya giderlerse zeminde ve sahada insanlar daha çok fazla ayrılacak ve kutuplaşma olacaktır. Bu da hiç iyi olmayacaktır. Siyasetçilerin topluma örnek olmaları gerekiyor.” dedi.

“Siyasetin dili çok sivri oldu”

Siyasetçilerinin dilinin yumuşak olması gerektiğini belirten Ahmet Öztürk, “Siyasetçilerin dili ve üslubu yumuşak olması lazım. 1980'den öncesini de sonrasını da gördün. 1980'den önce siyasetçiler birbirlerini en ağır şekilde eleştirirlerdi ama yine de bir masa etrafında oturur, bu ülkenin ve toplumun sorunlarını karşılıklı tartışıyorlardı. Fakat özellikle 1990 ve 2000 yılından sonra siyasetin dili çok sivri oldu. Siyasetçiler birbirlerini eleştirme yerine hakaret etmeye başladı. Argo kelime kullanma ve bir siyasetçiye hakaret etmek doğru değil. Geçmişte birbirlerine ağzı alınmayacak hakaretler ettiler. Siyasetçiler Kürtlükle veya Alevilikle suçlandı, bu doğru değildir. Çünkü bu toplumu ayrıştırmadır. Siyasetçiler birleştirici ve iyi niyetli olmalıdır.” ifadelerini kullandı.

“Seçildikten sonra milletvekilleri halktan uzaklaşıyor”

Siyasetin dilinin her geçen gün sertleştiğini, siyasi partilerin karşılıklı yaptığı açıklamaların ise gittikçe ayrıştırıcı olduğunu belirten Mehmet Yağmur, “Siyasetçiler halkın içerisinde girdiklerinde halkın durumunu bilmeleri lazım. İnsanlara iyi davranmaları lazım. Siyasetçiler halkın içerisinde gezerlerse herkes kendilerini tanır. Seçim döneminde geliyorlar, seçimden sonra bir daha gelmiyorlar. Hatta memlekete bile gelmiyorlar. Hiç ayrım yapmıyorum bütün siyasi partilerin milletvekilleri bu şekilde yapıyor. Seçildikten sonra milletvekilleri halktan uzaklaşıyor. Herkes cebini doldurmaya çalışıyor. Siyasetçilerin yumuşak olması, halkın içerisine girmeleri lazım. Halkın milletvekillerini tanıması lazım. Fakat hiçbir milletvekili halkın yanına gelmiyor.” şeklinde konuştu.

“Siyasetçilerin dürüst olmaları lazım”

Siyasilerin dilinin düzgün olması gerektiğini belirten Zekeriya Şen, “Siyasiler hakaret etmemelidir. Siyasiler kavga etmemelidir. Siyasilerin örnek kişiler olmaları lazım. Fakat maalesef şu anda meclisteki vekillerin yüzde 50’si halkı düşünmeyen, sadece cebini düşünen vekillerdir. Benim seçtiğim milletvekili şu anda mecliste hiçbir şey ifade etmiyor. Çünkü ne önerge veriyorsa ret ediliyor. Önergeler reddedildiği zaman kavga ve kutuplaşma oluyor. Şu anda öğrenciler, eğitimin durumu ve tarım perişan, hayvancılık bitti. Siyasetçilerin dürüst olmaları lazım. Maalesef siyasetçiler rant, ihale peşindeler. Bu da yanlıştır. Bu halk gece gündüz çalışıyor. Ülkemiz cennet ama maalesef cehenneme çeviriyorlar.” diye konuştu.

“Siyasetçiler dilleri ile insanları tahrik ediyor”

Siyaset dünyasında kullanılan kaba dil ve üslubun dozajının giderek artmasının doğru olmadığını belirten Ahmet Özkurt, “Siyasetçiler dilleri ile insanları tahrik edip, birbirine düşman edip ve cepheleştirmekten başka bir şey yapmıyorlar. İnsan gibi konuşalım. Siyasetçiler birbirleriyle kavga ederse, sert dil kullanırsa halk ne yapsın. Çoğu defa insanların birbirleriyle tartışmalarına şahit oluyorum. İnsanlar neredeyse birbirlerini dövecekler. Bu dille insanları birbirlerine düşman ediyorlar, kutuplaştırıyorlar. Bu çok kötüdür. Buna bir çare bulunması lazım.” değerlendirmesinde bulundu.

“Siyasetçi öncelikle ülkesinden ve halkından yana olmalıdır”

Siyasilerin ve siyasetçilerin şu anda kullandığı dilden memnun olmadığını belirten Nazif Bey şunları söyledi.

“Siyasetçi öncelikle ülkesinden ve halkından yana olmalıdır. Siyasetçiler öncelikle ülkesi için çaba sarf edecekler. Benim için önce ülkem, bayrağım ve vatanım gelir. Partim sonra gelir. Dış ülkelere karşı ülkemiz güçlü tutmak için elimden geleni yaparım. Önce vatanımı savunurum, parti sonra gelir. Halkın iyiliğini, sosyal yaşamını, ekonomik durumunu, daha rahat yaşamını ve daha rahat kazancını düşünürüm. Mutfak giderlerini aza düşürmeye çalışırım. Milletvekillerinin öncelikle bunlar için uğraşması lazım.”

“Siyasetçilerin halka örnek olması gerekir”

Toplumu ayrıştırıcı dil kullanan siyasilerin bu tutumunun doğru olmadığını ifade eden Fehmi Korkmaz, “Her insanın görüşü ayrı olabilir ama memleket için kim iyiyse Allah onu bize nasip etsin. Milletvekillerimiz Ankara'da maaşını bekliyor, her şey maaş değildir. Herkesin kendi halkını ve memleketini düşünmesi lazım. Halkın görüşünü almak lazım. Halkın içinde dolaşmak lazım. Halk ne istiyor, ne istemiyor; bunları sormak lazım. Siyasetçilerin halka örnek olması gerekir. Hangi partiden olursa olsun bazıları haklı ve yerinde konuşuyor. Fakat yarın başa geldiğinde acaba o konuşmayı yapacak mı? Ya da o konuşmanın sahibi olacak mı?” diye sordu.

YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları Gaziantep Günebakış Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.



Bu haber için yorum yaz

Not: Telefon ve E-Posta'nız gizlilik şartları gereği tarafımızca gizlenmektedir. "Yorum ve İsminiz" herkese görünür şekilde olacaktır. Hakaret ve buna dayalı tüm sorumluluk size aittir.